Alanında uzman isimler, yakın gelecekte iletişim sektöründe bizleri nelerin beklediğini anlattı. Buna göre, gelişen teknolojiyi ve datayı kullanmaları halinde mobilden sosyal medyaya, kültürel trendlerden reklam ajanslarına kadar çeşitlenen pazarı bekleyen fırsatlar neler?

Flora Williams, Amplify Müşteri Direktörü

Radyo yeniden doğdu ve teknolojik gelişmeler sayesinde inovatif ve ilerici bir reklam mecrasına evrildi.

Yıllar boyunca pek çok müşteri için radyo temel mecralardan biri oldu. Yarattığı duygusal bağ, rekabetçi yatırım geri dönüşü, nokta atışı bölgeselliği, düşük maliyetle kurduğu sanatçı bağlantıları ve diğer mecraların etkisi artıran yapısı sayesinde pek çok planda konumunu korudu. Ancak bazı müşteriler için de sadece etkili bir kısa vadeli satış aracıydı.

Diğer tüm mecralar kuvvetli bir evrim geçirirken, radyo sektöründe, geride kalma korkusu baş gösterdi. Ancak son iki yıldır radyo reklamcılığında bir yeniden doğuş yaşanıyor. Radyodan audio formata geçişle birlikte, mecranın gücü artıp tek kelimeyle güvenli olmasının ötesinde, inovatif ve ilerici anlamları kazandı.

Ve geçtiğimiz yıl teknolojide ve kullanıcı deneyiminde yaşanan gelişmelerin yanı sıra marka güvenliği konusunda güçlü bir duruş sergilemesi sayesinde audio değişimin yapı taşlarından biri konumuna geldi. Ajanslar ve audio satış şirketleri iş birliği yaparak geçmişteki konumu korumaya çalışmak yerine audio’nun gelecekte sunacağı fırsatlara yatırım yaptı. Global, Acast ve Spotify iş birliklerinde başı çekiyor ancak gelişmeler hâlâ emekleme aşamasında ve 2018’de büyüme için yeteri kadar alan bulunuyor. Bu yıl, markaların ve ajansların tüm pazarlama stratejileri ve medya planlarında audio’nun önemini gerçek anlamda kabul etmeleri gereken yıl. Zihniyetin kısa vadeli satış çözümlerinin ötesine geçip audio’nun marka inşasında sağladığı duygusal bağ kullanılmalı.

Buna öncülük edecek teknoloji, planlama ve dinleyici gelişmeleri olacak. Yapay zeka ve kişiselleştirme, daha doğru kişilere, doğru yerde, doğru zamanda, doğru mesajla ulaşma fırsatları yaratacak. Daha ileri audio programatik geliştirmeleri, audio’yu dijital ekosisteme entegre edecek ve ses aktivasyonu yükselişini sürdürecek.

Yapay zeka ve kişiselleştirme, markaların ve içerik küratörlerinin özel içerikleri daha erişilebilir bütçelere çekmesini sağlıyor. Örneğin 2017’de A Million Ads, markaların audio reklamları kişiselleştirmesine olanak tanıyan bir hizmet sunmaya başladı. Bu alandaki büyüme bariyerlerinden biri olan lisans haklarının etkisi, telifsiz müzikler üreten yapay zeka temelli bir müzik geliştirme programı olan Jukedeck ve benzerlerindeki teknoloji sayesinde azalacak. 2018’de kişiselleştirme, dijitalin yanı sıra geleneksel radyoda da karşımıza çıkabilir.

Audio sektöründe, istediği içeriğe, istediği zamanda ulaşmayı talep eden modern dinleyiciye yönelik özelleştirilmiş içerik yaratma konusunda devasa fırsatlar bulunuyor. Bu trendi podcast formatında görüyoruz ancak daha fazla gelişme potansiyeli de var. Tüm haber tercihlerinizi audio akışınıza programladığınızı ve sizin için en değerli olan anda ilettiğinizi düşünün. Sektörde yazılı makaleleri audio’ya çeviren, bu sayede dinleyici deneyimini iyileştirip frekansı ve erişimi artırabilecek fantastik teknoloji sağlayıcılar var. Audio sağlayıcılar, kullanıcı deneyimini önemli ölçüde iyileştiren platformlardan ilham alabilirler. Bunun en iyi örneklerinden biri, içeriği oluşturup herhangi bir platformdaki dinleyicilere akıcı bir şekilde iletebilen Sky Q.

Dijital programatik geliştirmeler, ajansların talep tarafı platformları tüm dijital reklamlarını kapsayacak şekilde hizaya sokmaya çalışmaları sayesinde devam edecek. Bu da dijital video, audio ve web sitesi reklamları arasındaki ilişki konusunda daha derin bir anlayışa sahip olmamıza ve dijital bütçeler dahilinde audio’yu da düşünmemize olanak tanıyacak.

Bunun için özellikle reklamcıların sadece geri dönüş bazlı metriklere konsantre olmak yerine marka bazlı düşünmelerini de sağlamak gerekiyor. Bunu aklımızda bulundurarak, audio’nun her markanın ilişkilendirme modeline nasıl uyduğunu anlayabiliriz. Pixel’in audio versiyonu olan programatik audio platformu DAX’ın dinleyici kimlikleri yoluyla dijital audio, bunları sunmak için mükemmel bir araç.

Akıllı hoparlör markası Sonos’un, Alexa kullanıcılarının dinleme deneyimini iyileştirecek bir yazılım güncellemesi çıkarmasını bekliyoruz.

2018’de bu kimlikler bir norma dönüşecek. Ancak en çok arzulanan konu, birinci parti veriler aracılığıyla kitlesel bire bir kişiselleştirmeyi sağlamak. 2017’de bu alanda çok büyük yatırım yapıldığını gördük ve 2018, sektör çapında fırsatların ortaya çıkacağı bir yıl olacak. Bunun en çok da kitlesel erişime sahip audio gibi mecralarda önem kazanacağını görebiliriz.

Şu sıralar sektörde herkes ses aktivasyonunu konuşuyor. Amazon’un Echo’su gibi cihazlar güçlü satış rakamlarına ulaştı, çok sayıda kişi tarafından kullanılıyor ve büyüme devam ediyor. Radiocentre, raporlara göre Echo’nun en geniş kullanım alanının radyo veya talebe göre yayın yapan (on-demand) müzik servisleri olduğunu bildiriyor. Pürüzsüz deneyim, hem canlı radyonun hem de talebe göre yayın yapan müzik servislerinin dinlenmesini artırıyor.

Daha fazlası da gelecek. Akıllı hoparlör markası Sonos’un, Alexa kullanıcılarının dinleme deneyimini iyileştirecek bir yazılım güncellemesi çıkarmasını bekliyoruz. Amazon ve Google sesle aktive edilen teknolojilere büyük yatırım yaptı. Peki Facebook ve Apple da bu furyaya katılacak mı? Bunun da ötesinde, Amazon ve Google, Spotify ve benzerlerine rakip olmak için, yazılıma yaptığı yatırımı donanım alanında da devam ettirecek mi?

Teknolojinin “dört büyükler”i sayılabilecek bu şirketlerin bu alana yönelmiş olması, audio etkileşiminin markalara ve medya sektörüne çeşitli formlarda fırsatlar sunacak başlıca güçlerden biri olduğunu gösteriyor.

Kapak dosyasında yer alan öngörülerin tamamına buradan ulaşabilirsiniz.

The post Flora Williams: Radyo appeared first on Campaign Türkiye.

Yılın ajansının ve yılın markasının belirlenmesine sayılı günler kaldı. Campaign Agency & Brand of the Year ödül töreni için geri sayım başladı.

Campaign Agency & Brand of the Year ödül töreni 15 Mart 2018 tarihinde Maslak Volkswagen Arena‘da gerçekleştirilecek.

Agency & Brand of the Year ödülleri, 1968 yılında İngilterede kurulmuş, günümüzde dünyanın en büyük reklam, medya ve pazarlama iletişimi platformu olarak devam eden Campaign tarafından İngiltere, Asya Pasifik, Japonya, Kore, Çin, Avustralya, Yeni Zelanda ve daha pek çok bölgede 30 yılı aşkın süredir düzeniyor.

Türkiye’de ilk kez bu yıl düzenlenen Campaign Agency & Brand of the Year, ajanların ve markaların son bir yıl içinde (1 Ocak 2017 – 31 Aralık 2017) ulusal ve uluslararası yarışmalarda kazandıkları ödüller değerlendiriliyor.

Ajans ve marka performansları bütünsel olarak değerlendiriliyor

Campaign Agency & Brand of the Year platformunda, ajans ve markaların sadece yaratıcılığı ve kampanyalarının etkinliği değil, 1 yıl içinde gerçekleştirdikleri performans bütünsel olarak ele alınıyor.

Bu yıl pazarlama iletişimi, reklam ve halkla ilişkiler alanında toplam 153 yarışma taranarak bu yarışmalarda ödül kazanmış olan 296 ajans ve 665 marka veya şirket değerlendirmeye alındı. Geçtiğimiz günlerde marka ve ajansların 2017 yılında ulusal ve uluslararası yarışmalardan kazandığı ödüllerin yer aldığı agency ve brand shortlist’leri açıklanmıştı.

15 Mart 2018’de Maslak Volkswagen Arena’da gerçekleştirilecek Campaign Agency & Brand of the Year’da yerinizi almak, yılın en iyi ajansları ve markaları ile bir araya gelmek için masanızı buradan seçebilir ve rezervasyon yaptırabilirsiniz.

The post Campaign Agency & Brand of the Year 15 Mart’ta appeared first on Campaign Türkiye.

Mindshare’in güncel sektörel verileri, medya ve teknoloji dünyasından en son haberleri, tüketici trend ve içgörülerini bir araya getiren mobil uygulaması PurpleMinds, Apple Appstore ve Google Playstore’daki yerini aldı.

Mindshare’in sektörü güncel sektör verileri ve tüketici içgörüleriyle buluşturduğu mobil aplikasyonunda aynı zamanda pazarlama, iletişim, inovasyon, data ve teknoloji haberleri ile Mindshare bakış açıları da bulunuyor.

Raporlamanın artan veriyle inanılmaz bir noktaya geldiğini belirten Mindshare CEO’su Bülent Yar, “Markalarımıza her an her yerde bilgiye ulaşabilecekleri sektörel verileri yüksek bir hız ve kalitede sunabilmemiz adına önemli  bir adım olduğunu düşünüyorum” dedi.

Uygulamanın ilk versiyonunda ölçülen ve tematik kanal rating’leri, top TV programları, haftalık ana kanal doluluk oranları, TV ve TV dışı mecralar için reklamveren sıralamaları, gazete tiraj ve radyo erişim verileri gibi her an ihtiyaç duyulabilen bir çok sektörel bilgi yer alıyor.

Uygulamayı Google Playstore ve Apple App Store’dan indirip kullanmaya başlayabilirsiniz.

The post Mindshare’in sektörel mobil uygulaması PurpleMinds çıktı appeared first on Campaign Türkiye.

Geçtiğimiz sene, ‘Anca Beraber Kanca Beraber‘ reklam kampanyası ile çok konuşulan Filli Boya, Kadınlar Günü reklamı için bu sene de dikkatleri çeken bir kampanya hazırladı.

‘Mucizemsin‘ isimli reklam kampanyası ‘Birlikte, huzur içinde yaşayabilmek için hepimiz birer mucizeyiz.’ mesajı ile yayınlandı. Reklam filmindeki tüm diyaloglar, gerçek insanların verdiği cevaplardan oluşturulmuş. Kadınlar ne ister, erkekler ne ister, aşk nedir gibi sorulara cevap veren insanların hepsinin vardıkları sonuç ise aynı; kadın-erkek eşitsizliğini durdurmak için ancak aşk ve sevgiyle beraber huzurlu bir yaşam sürebiliriz.

Künye

Reklamveren Betek
Ajans Kurtarılmış Bölge
Kreatif Direktör Gözde Akpınar
Yönetmen Sinem Cezayirli
Görüntü Yönetmeni Fatih Türker
Yapım Ya Da Film
Müzik Nilipek – Havada Bir Hinlik Var

The post Filli Boya Kadınlar Günü reklamı ile yine duygulandırdı appeared first on Campaign Türkiye.

Türk Telekom, Kadınlar Günü reklamı için ‘Herkes için Erişilebilir İletişim’ prensibi doğrultusunda hayata geçirdiği “İnternetle Hayat Kolay” projesi kapsamında bir film hazırladı. Yaşanmış bir hikayeden esinlenerek hazırlanan reklam filminde, köyde çorap satarak geçimini sağlayan Zeynep Teyze’nin hikayesi konu ediliyor.

Filmde Zeynep Teyze’nin ördüğü çorapları dünyanın dört bir yanına internetin sunduğu olanaklar sayesinde satması konu ediliyor.

Tek geçim kaynağı olan rengarenk çorapları satmak olan Zeynep Teyze, komşusunun kızının
internetten mont satın aldığını gördükten sonra interneti öğrenmeye karar veriyor. Türk
Telekom’un sosyal sorumluluk projesi ‘İnternetle Hayat Kolay’ projesi ile yolu kesişen Zeynep
Teyze azmi ve istikrarı sayesinde Türk Telekom’un kurumsal sosyal sorumluluk projesi
İnternetle Hayat Kolay gönüllülerden interneti öğreniyor. Duygulara hitap eden reklam
filminin sonunda Zeynep Teyze’nin tek geçim kaynağı olan rengarenk çorapları internet
üzerinden satışa sunduğu ve internette sattığı çoraplar sayesinde kazandığı parası ile en
büyük hayali olan Umre ziyaretini eşi ile birlikte gerçekleştirdiği aktarılıyor.

Türk Telekom filmde, Zeynep Teyze gibi hayalleri için engel tanımayan tüm kadınların Dünya
Kadınlar Günü’nü kutlarken internet ile hayatın ne kadar kolay olduğuna dikkati çekiyor.​

Künye

Reklamveren: Türk Telekom
Reklamveren Yetkilileri: Hamdi Ateş, Celal Tellioğlu, Esad Sivri, Emir İşeri, Ali Kılıçlıoğlu
Reklam ajansı: Pat Medya
Senaryo: Derya Banişta
Yönetmen: Mehmet Parmaksız
Görüntü Yönetmeni: Gürol Beşer
Yönetmen Yardımcısı:  Ahmet Burçin Kılıç
Yapım Şirketi: Pat Medya

Marka, geçen sene Babalar Günü’nde de ‘Sen Yeter Ki Hayal Et’ projesi kapsamında bir reklam filmi yayınlamıştı.

The post Türk Telekom, Kadınlar Günü reklamı ile kadınları internetle tanıştırıyor appeared first on Campaign Türkiye.

Barbie, Kadınlar Günü reklamı için 17 rol modeli kadını bebeklere dönüştürdü. Çevreci Bindi Irwin, boks şampiyonu Nicola Adams ve ‘Wonder Women‘ filminin yönetmeni Patty Jenkins, Barbie’nin yarattığı “modern-day” bebeklerin sadece birkaçı. Diğerleri arasında Olimpik snowboardcu Chloe Kim, Fransız şef Hélène Darroze ve Çinli oyuncu Xiaotong Guan yer alıyor.

Mattel markası; pilot Amelia Earhart, sanatçı Frida Kahlo ve matematikçi Katherine Johnson‘u bebek haline getirdi. Bunların hepsi, Barbie’nin öncülük eden kadınları onurlandıracağını söylediği yeni “Inspiring Women” adlı serisinde yer alıyor. Barbie’ye göre, bu tarihi bebeklerin her birinin eğitsel bilgiler ve topluma yaptıkları katkılar var.

Marka, kampanyasıyla ilgili “Kız çocukları her zaman Barbie ile farklı roller ve kariyerleri oynayabiliyorlar. Onlara istedikleri herhangi bir şeyi olabileceklerini hatırlatacak ve gerçek hayattaki rol modellerine ışık tutacak bu bebeklerin oynayacağı rol adına çok heyecanlıyız.” dedi.

Barbie, aynı zamanda Kadınlar Günü ve bebeklerin piyasaya sürülmesi için “#MoreRoleModels” adlı bir kampanya başlattı.

2015 yılında marka, Barbie’ler ile kız çocuklarına büyüdüklerinde ne olmak istediklerine yön göstermek için “Imagine the Possibilites” adlı kampanyayı başlatmıştı.

The post Barbie, Kadınlar Günü reklamı için Frida Kahlo’yu bebek yapıyor appeared first on Campaign Türkiye.

AXE Kadınlar Günü reklamı için yine alışılmışın dışında bir reklam kampanyası başlattı. #KırdıysakOzurDileriz hashtag’iyle çıkan kampanyanın reklam filmine Can Bonomo, ‘Beni Affet‘ şarkısıyla eşlik ediyor.

Çoğunluğun ‘Erkek adam özür dilemez‘ mantalitesiyle yaşadığı ataerkil toplum çerçevemizi AXE yine kırıyor. Can Bonomo iş birliği ile gerçekleştirilen reklam filminde, bu kez erkekler kadınları kırdıkları her sefer için af diliyor.

Marka daha önce iki erkeğin öpüştüğü bir reklam filmi yayınlayarak, bir tabuyu daha yıkmayı denemişti.

The post AXE Kadınlar Günü reklamı için erkeklere özür diletiyor appeared first on Campaign Türkiye.

Tüm dünyada aynı gün kutlanan 8 Mart Kadınlar Günü için Türkiye’den hazırlanan reklam kampanyalarını sizin için derledik. Bu kampanyaların ortak noktası ise kadınların çalışma ve sosyal hayatta eşit haklara sahip olmasını ve kadın haklarının korunmasını destekleyici çalışmalara yoğunluk vermeleri oldu.

1- Boyner – Kadına Kadın, Çocuğa İse Çocuk

Boyner 8 Mart Dünya Kadınlar Günü için “kadına kadın, çocuğa ise çocuk” diyerek toplumda kadının ve çocuğun konumlandırılışı üzerine vurucu bir video hazırladı. Boyner Grup’un videosu sosyal medyada #Nokta ve #18denönceherkesçocuk hashtag’leriyle yayınlandı.

2- Nako – Elden Ele Örgü 

Nako, #EldenEleÖrgü kampanyası kapsamında birbirini hiç tanımayan, farklı şehirlerdeki binlerce kadının aynı örgülere ilmek attığı sosyal sorumluluk projesini hayata geçirdi.

3- Vodafone

8 Mart Dünya Kadınlar Günü için hazırlanan Vodafone reklamının başrolü Ağrılı kadın futbolculara verilerek kadınların her alanda başarılı olabileceğine vurgu yapıldı.

4- Alfemo – Kadınım

Alfemo Kadınlar Günü reklamı, “bir ev dünyanın en güzel mobilyalarıyla dolu olsa da içinde kadın yoksa anlamını kaybeder” mesajı veriyor. Tanju Okan’ın Kadınım parçası üzerine şekillenen reklam filmi genellikle iyi yorumlar alırken, kadına biçilen rol nedeniyle sosyal medya tartışmalarını da ateşliyor.

5- Elidor – El Alem Collection

Unilever’in saç bakım markası Elidor, 8 Mart Dünya Kadınlar Gününe sayılı günler kala “el alem ne derse desin, biz böyle yaşarız” diyerek kadınların gücünü bir kez daha vurguladığı kampanyasıyla karşımızda. Geçen yıl “Güç doğamızda var” sloganıyla yayınladığı reklamında kadının ve doğanın gücünü özdeşleştiren marka, bu yıl da hep kendi yolunda olan kızlara her zaman destek olacağını söylüyor.

6- Ford Otosan – Trafikte Kadın

Ford Otosan, trafikte cinsiyet ayrımına bir son vermek için #TrafikteKadın kampanyasını başlattı. Marka her şeyden önce trafiğin cinsiyeti olmasın diye, #TrafikteKadın ön yargısına asla yol verme diyor.

7- Karaca – Ben İstersem

8- AXE -Kırdıysak Özür Dileriz

AXE, Kadınlar Günü reklamı için yine alışılmışın dışında bir reklam kampanyası başlattı. #KırdıysakOzurDileriz hastag’iyle çıkan kampanyanın reklam filmine Can Bonomo, ‘Beni Affet‘ şarkısıyla eşlik ediyor.

9- TEB – ElAlemNeDer

Kadınların iş dünyasındaki varlığını güçlendirmesine katkı sağlamayı hedefleyen TEB’den el alem ne derse desin yılmayan kadınlara destek geldi.

10- Filli Boya – Mucizemsin

Geçtiğimiz sene, ‘Anca Beraber Kanca Beraber’ reklam kampanyası ile çok konuşulan Filli Boya, Kadınlar Günü reklamı için bu sene de dikkatleri çeken bir kampanya hazırladı. ‘Mucizemsin‘ isimli reklam kampanyası ‘Birlikte, huzur içinde yaşayabilmek için hepimiz birer mucizeyiz.’ mesajı ile yayınlandı.

11- ABC – Sayenizde Her Şey Yerli Yerinde

12- Türk Telekom

Türk Telekom, Kadınlar Günü reklamı için ‘Herkes için Erişilebilir İletişim’ prensibi doğrultusunda hayata geçirdiği “İnternetle Hayat Kolay” projesi kapsamında bir film hazırladı. Yaşanmış bir hikayeden esinlenerek hazırlanan reklam filminde, köyde çorap satarak geçimini sağlayan Zeynep Teyze’nin hikayesi konu ediliyor.

13- Polisan – Her Ses Bir Nefes 

8 Mart Dünya Kadınlar Günü için Polisan eşitsizlik ve şiddetin kırmızı çizgilerini gözler önüne sererek ‘Her Ses Bir Nefes‘ diyor.

14- Lassa – Sağlamsa, Kadınlarıyla Sağlam Lassa

Lastik markası Lassa Kadınlar Günü reklamı ile markanın başarısında rol alan kadınlara yer verdiği özel bir reklam filmi hazırladı. Erkek egemen gözüken lastik sektöründe kadınların güçlü varlığını gözler önüne seren çalışmada Brisalı kadın çalışanlar ve Brisa’nın kadın iş ortakları yer alıyor.

15. Rossmann – Şiddetin izleri silinebilir mi?

Rossmann, Kadınlar Günü için hazırladığı videoda kadına şiddetin izleri silinebilir mi sorusunun cevabını arıyor.

16- Gitti Gidiyor – İyi ki Varsınız

The post Kadınlar Günü için Türkiye’den öne çıkan reklamlar appeared first on Campaign Türkiye.

• En az 4 yıl ajans deneyimi olan,
• Online – Offline mecra dinamiklerine hakim,
• Diğer departmanlarla uyum içinde çalışabilecek,
• Aldığı işin sorumluluğunu sonuna kadar taşıyabilecek,
• Sektördeki işleri ve yenilikleri takip eden,
• Yaptığı işten zevk alan, enerji dolu,

Copywriter arıyoruz.
CV ve portfolyolarınızı “Copywriter” başlığı ile cv@kollektif.com.tr adresine gönderebilirsiniz.

The post Kollektif – Senior Copywriter appeared first on Campaign Türkiye.

• Reklam tasarımı konusunda en az 4 yıl deneyimli,
• Adobe Photoshop, Illustrator ve InDesign programlarına hakim,
• Yaratıcı çalışmaların fikir süreçlerinde aktif rol oynayabilecek,
• Tasarım trendlerini yakından takip eden,
• Ayrım yapmadan her işe yüksek motivasyonla yaklaşan,
• Takım çalışmasına uygun,
• Geleneksel mecralar konusunda deneyimli,
• Matbaa ve baskı süreçleri hakkında tecrübeli,
• Portfolyosunu gururla sunabilecek,

Art Director arıyoruz.
CV ve portfolyolarınızı “Art Director” başlığı ile cv@kollektif.com.tr adresine gönderebilirsiniz.

The post Kollektif – Senior Art Director appeared first on Campaign Türkiye.

• Reklam tasarımı konusunda en az 4 yıl deneyimli,
• Adobe Photoshop, Illustrator ve Sketch programlarına hakim,
• Yaratıcı çalışmaların fikir süreçlerinde aktif rol oynayabilecek,
• Tasarım trendlerini yakından takip eden,
• Ayrım yapmadan her işe yüksek motivasyonla yaklaşan,
• Takım çalışmasına uygun,
• Dijital mecralar konusunda deneyimli,
• Portfolyosunu gururla sunabilecek,

Interactive Art Director arıyoruz.
CV ve portfolyolarınızı “Interactive Art Director” başlığı ile cv@kollektif.com.tr adresine gönderebilirsiniz.

The post Kollektif – Senior Interactive Art Director appeared first on Campaign Türkiye.

Rossmann Kadınlar Günü için hazırladığı videoda kadına şiddetin izleri silinebilir mi sorusunun cevabını arıyor.

OLIVER İstanbul tarafından hazırlanan Kadınlar Günü filminde şiddet görmüş genç bir kadının yüzündeki yara izlerini bir kozmetik ürünüyle kapatmaya çalışması gösteriliyor. Kadın, yüzündeki izleri tam kapattığı sırada şiddetin izlerinin yeniden belirmeye başlamasıyla duygusal ya da fiziksel şiddetin izlerinin hiçbir şeyle kapatılamayacağına dikkat çekiliyor.

Rossmann, Sevgililer Günü için hazırladığı reklam filminde yine OLIVER İstanbul ile çalışmıştı.

Künye:

Reklamveren Rossmann Türkiye
Reklamveren Yetkilileri Yeşim Özbek, Senem Güler, Polat Kırmanoğlu
Reklam Ajansı OLIVER İstanbul
Yönetmen Serkan Tunç
Post Prodüksiyon Prototip

The post Rossmann Kadınlar Günü için soruyor: “Şiddetin izleri silinebilir mi?” appeared first on Campaign Türkiye.

Pazartesi günü Hürriyet’in gerçekleştirdiği Kadının Gücü Konferansı’nın ardından gerçekleştirdikleri iş birliği ile Vodafone ve Hürriyet eril dile #KırmızıÇizgi çekti. Ayşe Arman’ın da bugünkü yazısında yer verdiği ve detaylarını paylaştığı iş birliği, dilimizi kadına karşı önyargılardan temizlemek için önemli bir adım.

Kadınların toplumsal yaşamdaki güçlü seslerini duyurmak ve ilham veren hikayelerini daha geniş kitlelere ulaştırmak amacıyla yola çıkan “#KadınınGücü Konferansı” 5 Mart Pazartesi günü gerçekleştirilmişti. Konferans ortak sorunlar ve çözüm yolları etrafında toplumun farklı kesimlerindeki kadınları bir araya getirerek, kendi hikayelerini yaratma ve güzel bir geleceği şekillendirmede aktif rol alma çağrısı yapmayı hedefliyordu. Yapılan çağrı kısa sürede bir iş birliği ile taçlandırıldı.

Kadına karşı ön yargılı olan sözcükler kullanılmayacak

Ayşe Arman yazısında projenin çıkış noktasını şu şekilde anlatıyor:

“Dil, toplumun iskeleti.

Nasıl düşünürsek öyle konuşuyor, nasıl konuşursak öyle düşünüyoruz.

Ama hiç kimse, önyargılarıyla doğmuyor. Sonradan ediniyoruz hepsini ve o edindiğimiz önyargılar düşünce sistemimizin aynası oluyor.

Farkında olarak ya da olmayarak ağzımızdan çıkan, telaffuz ettiğimiz her kelimede kadına bakış açımızı göstermiş oluyoruz.

Kullandığımız cümlelerden, o cümlelerin içine yerleştirdiğimiz kelimelerden başlıyor şiddet.

Cümlelerimizle kadına karşı şiddetin psikolojik boyutunu iyice genişletiyoruz.”

Vodafone’un eril dili ve ön yargıları kırmak için geliştirdiği teknoloji #KırmızıÇizgi ismini taşıyor. Yapay zekadan beslenen, Türkçeyi hem kelime anlamıyla hem de metin bazında anlayan teknoloji, 1 Nisan itibarıyla, Hürriyet yazarlarının köşelerinde bir yapay zekâ uygulaması hayata geçecek. Bu teknolojiyle Hürriyet haberlerinde kullanılan cinsiyetçi kelimeler tespit edilecek ve üzerleri kırmızıyla çizilecek. Üstü çizilen kelimeler şeffaf bir şekilde okuyucularla paylaşılacak. 1 Nisan 2018’de hayata geçirilecek olan “#KırmızıÇizgi” projesi 6 ay sürecek.

Analiz ve skorlama da yapılacak

Cinsiyetçi dil kullanımı analizlerinin gösterilmesi ve yazıların skorlama yöntemiyle puanla yapılmasının yanı sıra proje kapsamında gelişmeler de izlenebilecek. Proje kapsamında yapay zekâ tarafından yapılan analizlerin verileri toplanacak, ilk ayın sonunda toplanan bu veriler, hazırlanan özel bir web sayfasıyla görselleştirilecek. Cinsiyetçi dil kullanımında en çok kullanılan kelimeler ve kalıplar, bu kelime ve kalıpların kullanılma sayısı ve söz konusu zaman periyodunda bu kelime ve kalıpların kullanımlarındaki değişim gibi birçok veri görselleştirilerek şeffaf bir şekilde okuyuculara sunulacak. Böylece, Hürriyet haberlerinde kullanılan dilin nasıl değiştiği takip edilebilecek.

“Kırmızı Çizgi” için geliştirilen yapay zekanın önemli özellikleri arasında kendi kendine öğrenen bir altyapıya sahip olması var. Haberlerde yapılan hatalara göre belirlenen cinsiyetçi dil kullanımları arasındaki ilişki analiz edilecek. Kelimelerin farklı takı veya eklerle kullanılması durumunda yapay zekâ bunu fark edecek ve üstünü kırmızı ile çizecek. Söz konusu kelimelerin arasına başka bir kelime girmesi veya çıkarılması durumunda cinsiyetçi dil kullanımı fark edilecek.

Vodafone Türkiye tarafından Hürriyet Gazetesi iş birliğiyle gerçekleştirilen bu proje, aslında uzun süredir akıllarda olan ve değiştirilmeye çalışılan bir gerçeğin yansıması. İç görü üzerine yapılan son çalışmalardan birini bugün Arçelik tarafından gerçekleştirilen Eşit Sözlük kampanyasında görmüştük.

The post Vodafone ve Hürriyet eril dile #KırmızıÇizgi çekti appeared first on Campaign Türkiye.

Londra’nın çiçeği burnunda reklam ajansı Uncommon, yayınladığı ilk reklam filminde bazı kalıpları kırmayı başardı. Ovo Energy reklamında Slayer, Raining Blood parçasıyla izleyicileri küresel ısınmaya karşı uyardı. Cayır cayır metal müzikle bir reklamda yer aldığına Slayer da şaşırmış olsa gerek.

Reklam, evimizde kullandığımız pek çok elektrikli cihazı doğal zemin üzerindeki prizlere takılmış, sırayla çalışır halde gösteriyor. Müzik yavaş yavaş yükselirken sıra televizyonlara geliyor. İzlediğimiz görüntülerde politikacılar ve kanaat önderleri küresel ısınmaya inanmadıklarını dile getiriyorlar. Bir başka televizyon yayınında haber sunucusu Amerika’nın Paris İklim Anlaşması’ndan çekildiğini bildiriyor. Devasa sahil şeridinde her gün kullancığımız elektrikli cihazların çalışmalarını izlerken, 1976 yapımı Network filminin ünlü tiradı “Get Mad” Slayer’ın gitarlarıyla birlikte giriyor. Ovo Energy bu noktada “Enerjinizi farklı bir şekilde almanızın zamanı geldi. Ovo’nun %100 yenilenebilir enerjisine geçin” mesajını veriyor.

Uncommon’ın ilk, Ovo’nun en büyük kampanyası

Uncommon, Grey London’ın eski CCO’su Nils Leonard‘ın eski iş arkadaşları Lucy Jameson ve Natalie Graeme ile kurduğu, açıldığı andan itibaren büyük işler gerçekleştireceğinin sinyallerini veren bir ajans. İlk kampanyalarının verdiği güçlü mesaj ve sunduğu görsel tat da bunu kanıtlar nitelikte.

Entegre bir kampanya olarak tasarlanan projenin reklam filmi Biscuit’tan Andreas Nilsson tarafından çekildi. Basılı işlerde Edel Rodriguez’in illüstrasyonları yer alıyor. Bu illüstrasyonlardan birinde A.B.D Başkanı Donald Trump dev bir Güneş’in önünde yanmakta. Bir diğer videoda Donald Trump’ı golf sopasıyla güneş panellerini kırarken görüyoruz. Videodan elde edilen görselin üzerinde “Yenilenebilir engellenemez” yazıyor. İngiliz sanatçı Allison Jackson tarafından çekilen video, dünya liderlerinin, insanlığın geleceğini etkileyecek yanlış kararlar verseler bile yenilenebilir enerjinin önüne geçemeyeceklerini söylüyor.

The post Ovo Energy reklamında Slayer iklim değişikliğine karşı uyarıyor appeared first on Campaign Türkiye.

Alanında uzman isimler, yakın gelecekte iletişim sektöründe bizleri nelerin beklediğini anlattı. Buna göre, gelişen teknolojiyi ve datayı kullanmaları halinde mobilden sosyal medyaya, kültürel trendlerden reklam ajanslarına kadar çeşitlenen pazarı bekleyen fırsatlar neler?

Andy Hood, AKQA Yeni Teknolojiler Departmanı Yöneticisi

2018’de mobilden bahsederken sanal gerçekliği (VR) konunun dışına bırakmak ihmalkarlık olur.

Gelecek 12 ayda mobil dünyasında bizi nelerin beklediği hakkında tahminler yürüteceğimiz zaman geldi.

2006’dan beri her yıl “mobilin yılı” olarak adlandırıldığı için terim bize tek başına tartışma konusu olmak için biraz eskimiş gelebilir. İşin aslı, akıllı telefonlar uzun süredir pazardalar ama hâlâ mobille entegre olan ve müşteri davranışlarını değiştirerek konuyu taze ve ilginç tutan yeni teknolojiler ve platformlar ortaya çıkarak yaratıcılık ve yeni keşifler için fırsatlar yaratıyorlar.

Bu yıl Cannes Lions’ta mobil jürisine başkanlık etme onurunu yaşadım ve kategorinin değişimi hakkında sorular sorulduğunda, mobil kavramını hareketlilik sağlayan tek bir cihaz olarak düşünmekten uzaklaşmam gerektiğini gördüm.

Bu durum kullanıcıyı giyilebilir teknolojiler, Amazon Echo ve Google Home gibi akıllı ev cihazları, telefonların fiziksel dünyayla etkileşime girmesini sağlayan mesajlaşma uygulamaları ve sensörlerle dolu bir teknoloji ekosisteminin içine sokuyor. Bunların tamamı daha fazla ilgi için mobil uygulamalarla rekabet halinde ve görünen o ki telefona önceden kayırlı uygulamaların tüketimi zirveye ulaşmış durumda. Bununla birlikte geçtiğimiz yıl içinde yeni uygulama yüklemelerinde bir artış olmadı, hatta pek çok kullanıcı için uygulama indirme sayısının düştüğünü söyleyebiliriz.

Ancak ilginç olan uygulamaların sayısı değil, bizim uygulamalarla ve uygulamaların bizlerle etkileşime girme evrimi. 2018’de de evrimi güçlendiren konu bu olacak.

Öncelikle, doyuma ulaşmış bir uygulama pazarında, kullanıcının ana ekranında yer alabilme rekabeti sadece güzel ve keyifli bir deneyim sunanlar tarafından kazanılacak. Bu deneyimler, makine öğrenmesi platformları sayesinde giderek daha fazla kişiselleştirilip daha kullanışlı ve faydalı hale gelecekler.

Markalar tekil tüketiciler hakkında daha fazla bilgiye sahip oldukça, uygulamaları da kullanıcının bulunduğu yere, ne yaptığına, geçmiş davranışlarına ve mevcut ihtiyaçlarına odaklanarak, kullanıcıyla daha doğrudan bağlantılı hale geldi. Mobil kullanımında göreceğimiz bir diğer evrim de etkileşimlerin, kullanıcılar yerine daha çok uygulamalar tarafından başlatılması olacak. Sanal kişisel asistanlarla daha çok etkileşime girmeye başladıkça, onların proaktif bir şekilde, kendi kendilerine, konumdan, günün saatlerinden, seyahat bildirimlerinden, havadan veya başka durumlardan yararlanarak bize faydalı bilgiler göndermelerine alışacağız. Bu da kullanıcının başlattığı etkileşimden duruma bağlı etkileşime geçişi sağlayacak. Bu geçişin bireyselleştirme ile birleşimi uygulamalara, alışık olduğumuzdan çok daha farklı bir rol yüklüyor ve kullanıcının cihaz ekosisteminde telefonun rolünü merkeze alıyor.

2018’de ve sonrasında başarılı uygulamalar tasarlamak için, tekil kullanıcının ihtiyaçlarını ve isteklerini göz önünde bulundurmaya devam etmeli ve aynı zamanda kullandıkları diğer teknolojilerin rollerini de anlamalıyız. Onlarla etkileşimimizin bağlamını ve bu etkileşimin sunduğu değeri çözümlerken, bu etkileşimleri proaktif olarak başlatmanın nerede ve ne zaman daha değerli olduğunu da görmeliyiz.

2018’de mobilden bahsederken sanal gerçekliği (VR) konunun dışında bırakmak ihmalkarlık olur. Son birkaç yıldır VR’ın büyük patlama yapacağı tahmin ediliyor ve pek çok kişi dünyayı değiştireceği vaat edilen deneyimleri bekliyor. Bunun gerçekleşmesini hâlâ çok olası bulmakla birlikte, VR’ın akıllı telefonlarda nasıl bir rol oynayacağı konusunda markaların gerçek bir çözüme ulaşamadığını ve henüz 360 derece videolar ve eğlenceli deneyimlerin ötesine geçemediğini görebiliriz.

VR’ın hayal ettiğimiz heyecan verici geleceği bizlere sunabilmesi için güçlü donanımların kullanılabilirliği alanında ve etkileyici deneyimlerin yaratılmasında yapılacak, örnek teşkil edecek ve talebi artıracak geliştirmelere ihtiyaç hâlâ çok büyük. Muhtemelen bu, artırılmış gerçekliğin (AR) tüketicileri markalara ve ürünlere yaklaştıracak kullanıcı deneyimleri yaratarak rol çalmasının nedenlerinden biri.

Güzellik sektöründe L’Oréal ve Sephora, tüketicileri ürünlerle bir araya getirmek için AR’ı son derece etkin bir şekilde kullandı. Bundan sonra da benzer çalışmaları farklı markalarda görebiliriz çünkü perakendeciler yeni marka deneyimleri yaratmak ve çevrelerini genişletmek için AR’dan yararlanmanın yollarını arıyorlar.

AR, VR’ın şaşırtma faktörüne sahip olmayabilir ancak “Meing” uygulaması gibi eğlence ve paylaşılabilir içerik sağlayan ürünlerle toplum bilincinde iz bırakması mümkün. AR pratik ve uyarlanabilir bir teknoloji ve hemen hemen tüm akıllı telefonlarda herkesin kullanabileceği deneyimler sunması, ezber bozan, geniş kapsamlı etkileşimlere olanak tanıyor.

Peki 2018, uzun süredir devam eden “mobilin yılı” zincirine eklenmiş bir halka mı? Muhtemelen değil. Pek çok teknoloji ve platform için hızla geçen, ilerici bir yıl olacak. Diğer yandan, önümüzdeki yıl ve sonraki yıllarda mobilin marka / tüketici ilişkilerinde son derece önemli bir rol oynamasını kesinlikle bekleyebiliriz.

Kapak dosyasında yer alan öngörülerin tamamına buradan ulaşabilirsiniz.

The post Andy Hook: Mobil appeared first on Campaign Türkiye.

Şubat 2018 sayımızda Keşif sayfalarının konuğu, grafik tasarımcı Kübra Yeşil oldu.

Yaratıcı işleriyle dikkatimizi çeken isimlere yer verdiğimiz Keşif sayfalarımızın bu ayki konuğu Kübra Yeşil oldu. Lise eğitimini Samsun İlkadım Anadolu Güzel Sanatlar Lisesi’nde tamamlayan Kübra, eğitim hayatına Anadolu Üniversitesi’nde devam ederek Güzel Sanatlar Fakültesi Baskı Sanatları bölümünden mezun oldu. Bundan önce oyun sektöründe, grafik ajansında ve belediye birimlerinde çalışan Kübra, şu an Eskişehir’de arkadaşıyla beraber çalışıyor. Şimdi de bu genç tasarımcıyı ve çalışmalarını daha yakından tanıyoruz.

Babaanneye anlatır gibi anlat. Tam olarak neler yapıyorsun?

Grafik tasarımcı olarak çalışıyorum. Aslında kendi mesleğimi, yani baskı sanatlarını yapmayı çok istedim ama koşullar beni grafik tasarımcı olmak zorunda bıraktı diyelim. Şu anki sürecime gelene kadar çeşitli sergilerde ve sanat kolektiflerinde yer aldım. Evimin bir kısmını atölye olarak kullanıp işten kalan vakitlerde baskı yapıyordum. Kendimi bu şekilde tatmin etmek zorunda kaldım çünkü bulunduğum şehirde uygun atölyeler pek yok. Kısacası grafik tasarım üvey, baskı sanatları öz evladım. İkisini bir araya getirip mutlu olmanın yolunu buldum diyelim.

Türk rock tarihinin önemli parçalarını gün ışığına çıkaran Anatolian Rock Revival Project’te yer alan isimlerden biri oldun. Proje hakkında neler söyleyebilirsin? Bu çalışmaya nasıl dahil oldun?

Anatolian Rock Revival Project’te yer almak benim için önemli bir deneyimdi. Bir arkadaşım aracılığıyla Gökhan Yücel’le tanıştım. Aslında proje, illüstrasyon ağırlıklıydı ama konuştuğumuzda benim işlerimden bir tanesinin projeye çeşitlilik katacağına karar kıldık. Sanırım 2 yıl oldu ama hala çok tatlı geri dönüşler alıyorum. Proje muhteşem ilerliyor. Çok değerli insanların sanat eserleriyle dolu. Adını sanını duymadığım bir sürü şarkıyı Anatolian Rock Revival Project’le öğrendim. Böyle bir işin içinde olmak kendim adına gurur verici.

Proje kapsamında Melih, Faruk, Serdar, Saygun dörtlüsünün “Gurbet Acısı” şarkısı için illüstrasyon hazırladın. Neden özellikle bu şarkı, sen mi seçtin onu? Çalışmayı hazırlarken nasıl bir mesaj vermeyi hedefledin?

Aslında şarkıyı bana Gökhan yolladı. Daha önce hiç dinlememiştim ama çok tanıdık geldi şarkı. Mutlaka eski bir film veya dizide karşıma çıkmıştır diye düşündüm. Ya da bilemiyorum işte, bir yerlerden tanıdık geldi. Düşündüm, ‘’Kübra bu ne hissettirdi şimdi sana?’’ diye sordum, cevabıyla da işi yaptım. Aslında hüzünlü hissettirmişti şarkı bana ama tasarıma bakınca hala gülesim geliyor. İroni hoşuma gidiyor çünkü. Popülerliğinden midir bilmem ama hoş yani. Çeşitlilik katıyor insana. Hiç bir işimde mesaj olayına girmiyorum ama istemsiz bir şekilde aklıma gelenler sanırım bir mesaj oluşturuyor. Gurbet Acısı bana İç Anadolu’yu anımsatıyor, dağlık kurak falan. O nedenle adamı dağların arasında yalnız bıraktım.

Kısa bir süre önce, Orçun Ayata’nın kısaçalarını Meaning için hazırladığın kapak tasarımıyla ismini duymuştuk. Geçmişte de bunun gibi çalışmalar yaptın mı? Müzikle bağlantılı başka çalışmalar var mı gelecek planlarında?

Etrafımda müzisyen çok arkadaşım var ama özellikle müzisyenlerle çalışıyorum diye bir olayım yok. Yani ne bileyim, seçmiyorum. Benim işim çok anlık gelişiyor açıkçası. Bundan 2-3 yıl önce yurt dışından bir ajans, benim işlerimi görmüş, benden dijital baskı istemişlerdi. Şaşırmıştım, ne alaka falan demiştim ama düşününce, yaptığım işlerin birilerine ulaşması, ilgi görmesi olağan aslında. Sadece çok alışkın değilim çünkü çok fazla paylaşım yapmıyorum işlerimle ilgili. Yaptığım şey bir nevi dijital ortamda sergi. İnsanlar görüyor, beğeniyor, çalışmak isteyenler iletişime geçiyor. Orçun’la çalışmak çok keyifliydi çünkü yaptığı müzik ve benim yaptığım tasarım bütünleşti. Meaning’in tasarımı da aynı Gurbet Acısı gibi, çizerken gelişti. Çalışmanın ilham kaynağı Free Will of a Hill adlı şarkısı.

İlham aldığın ve seni etkileyen isimler?

Yalan değil; bunu söylerken bir düşündüm “Kimdi yahu bu?” diye. Ama gerçekten işlerine bayıldığım isimler arasında Alexis Mata Ciler var. Kendimi yakın hissediyorum onun sanatına. Ha, bir de işlerimi hazırlarken görselden çok işitsel durumum daha ön planda benim. Böyle karanlık, derin ama aynı zamanda inanılmaz huzur verici ve duygulu şarkılar önayak oldu bana. Çünkü şarkı dinlerken aklıma türlü türlü şeyler geliyor. Hani yürürken şarkı dinlediğinizde kafanızda klip çekersiniz ya istemsiz, onun gibi (Yani çeker misiniz bilmiyorum). Özetle ilham kaynağım resimden çok müzik. Özellikle de ilk dinlediğimde kafamın içinde silahlı çatışmaya sebebiyet veren Lazerhawk’ın Arrival şarkısı.

Gelecek hedeflerin ve hayallerin neler?

Gelecek planlarımda hep baskı sanatlarıyla uğraşmak var çünkü mutlu ediyor. Sergilerde yer almak olabilir, atölyede çalışarak ya da baskı sanatçılarının workshop’larına katılarak olabilir, bilemiyorum. Hayallerime ‘’Şunu yapmak istiyorum’’ diye bir kısıtlama getirmedim hiç. Hayallerim kendimi mutlu etmekle ilgili. O ya da bu şekilde olabiliyor. Ama tabii beni şöyle Edinburgh Printmakers gibi bir yere bıraksınlar, orada takılayım, baskı yapayım, kahvemi içerken gelene gidene sataşayım falan da diyorum içimden.

Bu yazı ilk olarak Campaign Türkiye Şubat 2018 sayısında yayımlandı.

The post Keşif: Kübra Yeşil appeared first on Campaign Türkiye.

BlackBerry Messenger mobil uygulamasını gerekçe gösteren BlackBerry; Facebook, Instagram ve WhatsApp’a dava açtı.

Yıllar önce en popüler dönemlerini yaşayan BlackBerry, BlackBerry Messenger uygulamasıyla mesajlaşmaya yeni bir boyut getirmişti ancak bir süre sonra akıllı telefonların yükselişiyle BlackBerry telefonlar ve mesajlaşma uygulaması yerini iOS ve Android akıllı telefonlarla yeni mesajlaşma uygulamalarına bıraktı. Durum böyle olunca BlackBerry; Facebook, Instagram ve WhatsApp’a dava açtı.

Davada BlackBerry, kullanıcıların gizliliğini gözeterek anlık mesajlaşmada devrim yarattıklarını belirterek kullanıcı dostu mesajlaşmayı ilk olarak kendilerinin çıkardıklarını belirtti. Şirket, Facebook ve Facebook çatısı altındaki Instagram ve WhatsApp’a BlackBerry’nin patentlerini ihlal ettiği gerekçesiyle dava açtı.

Cheddar’a konuşan Facebook’tan Paul Grewal ise “BlackBerry’nin davası ne yazık ki mesajlaşma uygulamalarının mevcut durumunu yansıtıyor. Yenileştirme çabalarını bırakan BlackBerry, artık başkalarının vergilerine göz dikiyor. Biz de savaşmaya hazırız” şeklinde açıklama yaparak Facebook’un bu davadaki tutumunu açıkladı.

The post BlackBerry; Facebook, Instagram ve WhatsApp’a dava açtı appeared first on Campaign Türkiye.

WCRS Yönetici Kreatif Direktörü Billy Faithfull, kreatif sürecin en kritik anının kırılma noktası olduğunu söylüyor. Faithfull’a göre kreatifler aynı çarkta dönmekten, kolay bir başarıdan rahatsızlık duymalı.

İki kelime; “yaratıcı” ve “süreç”, aynı cümleye ait olamayacak kelimeler. Deneyebilir ve yaratıcılığın içine süreci koyabilirsiniz. Fakat yolun bir yerinde bu girişim çuvallar.

Hem de projeyi iptal etmek değil; müşteriyi kaybetmek, işini kaybetmek gibi ya da sadece ahh’lamaktan ziyade; hadi “ayağımızı topa koyalım ve başka bir ekibi brief’leyelim” şeklinde bir çuvallama.

Üçüncü bir gözden geçirmeyle kafayı üşütmediğinde… Müşteri işi sevdiği ama değiştirmek istediğinde… HEPSİNİ.

Tüm işi yaptığın fakat konkuru kazandıracak bir son notu atladığın ve tüm departmana bir kabus yaşattığında kreatif süreç çuvallamış demektir.

Ya da değil midir?

Belki de “kreatif sürecin” en kritik kısmı kırılma noktasıdır.

Eskiden bununla savaşırdım. Süreçleri, daha hızlı ve daha iyi sonuçlar alabilmeyi garantilemesi daha mümkün görünen bir yere koyardım. Bazen bu işe yarardı. Ama yaramadığı zamanlar daha fazlaydı.

Düşündüm ki, zamanında sunulan herhangi bir cevap, on bir saat sonra verilen bir cevaptan daha iyidir.

Fakat şimdi bundan emin değilim.

Belki de rahatsızlığın gıdıklayan, garip hissi, yaratıcılığı sıradanlık denizinin ötesinde ve muhteşem bilinmezliğin içinde, bilinen bir evrenin kenarına yaklaştırmak için elverişli bir gemi olabilir.

Ve sanırım insanlara biraz bu çeşit bir rahatsızlık hissi vermek de benim işim.

Müşterilerinizin mantıklı, kanıtlanmış kararlardan rahatsızlık duymalarını sağlayın.

Kreatifleriniz aynı çarkta dönmekten, kolay bir başarıdan rahatsızlık duysun.

Takım elbiseliler ya da stratejistler statükodan rahatsız olsun.

Statükonun ne olduğundan tamamıyla emin değilim fakat önemli insanlar bunun mühim olduğunu söylediği için benim de bunu anlama gerektiğini düşündüm.

İşler rahatsızlaşmaya ve bazıları topun genel yönüne doğru ayağını uzatmaya başladığında şunu hatırlayın – bu bir süreç değil, bir dans.

2 adım ileri, sekiz adım geri. Karmaşık. Tutkulu. Heyecan verici.

Ve dans ederken rahat hissedenler, kendini müzikte kaybedenler en iyi işleri yapıyorlar.

LA Story’yi gördünüz mü? LA Story’yi görmelisiniz; tatlı küçük fikirlerle ağzına kadar dolu. 1990’lardaki hayatı alaya alan bir skeçler dizisi gibi.

LA Story’de, İngiltere’nin sudan çıkmış balığı Greta Scacchi, ilk patenle kayma deneyimini tanımlıyor: “Yeşil, saten bir tulum giymiş, uzun boylu siyahi bir adama çarptım. ‘Özür dilerim, bana yardım eder misiniz?’ dedim. Ve o derin, sarhoş gözleriyle bana bakıp “Hanımefendi, izin verin zihniniz gitsin, vücudunuz da onu takip edecek’ dedi.”

İşler ters gittiğinde ben de bu uzun boylu, yeşil saten tulumlu ve derin bakışlı adama dönüyorum. Hanımefendi, diyor bana, patenlerinizi giyin.

Billy Faithfull  

WCRS Yönetici Kreatif Direktörü

The post Yaratıcılık süreç değil danstır appeared first on Campaign Türkiye.

YouTube Ads Leaderboard‘da Şubat ayı sonuçları belli oldu. Dijital reklamlarda yaratıcılığın değerlendirmesine dair önemli göstergelerden biri kabul edilen YouTube Ads Leaderboard ile YouTube’da bir önceki ay, kitlelerin dikkatini hangi markaların çektiğine ilişkin sonuçların ortaya konması hedefleniyor.

YouTube Ads Leaderboard nedir?

‘YouTube Ads Leaderboard’da, markaların reklamlarının popülerlik oranlarına göre sıralaması yer alıyor. Listede yer alacak reklamlar görüntülenme, izlenme, reklam (paid view) ve kazanılan izlemelerin (earned view) oranı gibi kriterler göz önünde bulundurularak belirleniyor.

Sadece reklamveren firmalar için değil reklamcılık sektörü için de önemli bir kıyas aracı olma özelliği taşıyan YouTube Ads Leaderboard, reklamların sadece gösterilen değil aynı zamanda kullanıcının etkileşime geçtiği ve marka hikayesinin bir parçası olduğu yeni bir değerlendirme aracı işlevi üstleniyor.

YouTube Ads Leaderboard dijital dünyaya özel hazırlanan kreatif çalışmalar için bir ödül olmasının ötesinde, markaların bu dünyada hikayelerini anlatırken dikkat etmeleri gereken ipuçları konusunda da yol gösteriyor.

Bu doğrultuda açıklanan 2018 yılı Şubat ayına ait YouTube Ads Leaderboard’da yer alan liste ise şöyle:

1. Vodafone Freezone – Yalın – “Hele Bi’ Başla”

2. Enza Home – #EnGüzelAşklara

3. Mercedes-Benz Türkiye – Rıza’nın X Aşkı

4. Turkcell – Büyük Güzelliklere Yol Açan Küçük Bir Sürpriz

5. Turkish Airlines – 5 Senses with Dr. Oz

6. Molped – Duygu Özaslan & Büşra Aktüre | Crossfit Challenge 

7. Ülker Çikolatalı Gofret – Balık

8. Kinder Chocolate Şimdi Yeni Gülümsemesini Arıyor

9. adidas Football – Beşiktaş J.K. | European Nights Ep. 5

10. Çiçek Sepeti – Yok Artık Dedirten Evlilik Teklifi

The post YouTube Ads Şubat ayı birincisi Vodafone Freezone appeared first on Campaign Türkiye.

Yılın ajansının ve yılın markasının belirlenmesine sayılı günler kaldı. Campaign Agency & Brand of the Year ödül töreni için geri sayım başladı.

Campaign Agency & Brand of the Year ödül töreni 15 Mart 2018 tarihinde Maslak Volkswagen Arena‘da gerçekleştirilecek.

Agency & Brand of the Year ödülleri, 1968 yılında İngilterede kurulmuş, günümüzde dünyanın en büyük reklam, medya ve pazarlama iletişimi platformu olarak devam eden Campaign tarafından İngiltere, Asya Pasifik, Japonya, Kore, Çin, Avustralya, Yeni Zelanda ve daha pek çok bölgede 30 yılı aşkın süredir düzeniyor.

Türkiye’de ilk kez bu yıl düzenlenen Campaign Agency & Brand of the Year, ajanların ve markaların son bir yıl içinde (1 Ocak 2017 – 31 Aralık 2017) ulusal ve uluslararası yarışmalarda kazandıkları ödüller değerlendiriliyor.

Ajans ve marka performansları bütünsel olarak değerlendiriliyor

Campaign Agency & Brand of the Year platformunda, ajans ve markaların sadece yaratıcılığı ve kampanyalarının etkinliği değil, 1 yıl içinde gerçekleştirdikleri performans bütünsel olarak ele alınıyor.

Bu yıl pazarlama iletişimi, reklam ve halkla ilişkiler alanında toplam 153 yarışma taranarak bu yarışmalarda ödül kazanmış olan 296 ajans ve 665 marka veya şirket değerlendirmeye alındı. Geçtiğimiz günlerde marka ve ajansların 2017 yılında ulusal ve uluslararası yarışmalardan kazandığı ödüllerin yer aldığı agency ve brand shortlist’leri açıklanmıştı.

15 Mart 2018’de Maslak Volkswagen Arena’da gerçekleştirilecek Campaign Agency & Brand of the Year’da yerinizi almak, yılın en iyi ajansları ve markaları ile bir araya gelmek için masanızı buradan seçebilir ve rezervasyon yaptırabilirsiniz.

The post Campaign Agency & Brand of the Year 15 Mart’ta appeared first on Campaign Türkiye.