Quantcast
Channel: Campaign Türkiye
Viewing all articles
Browse latest Browse all 14628

Hiçbir şey kültürden daha fazla etkilemez

$
0
0

Weber Shandwick’in EMEA baş strateji sorumlusu Gen Kobayashi, kültürün pazarlamaya olan etkilerini sorgularken, Neden hiçbir şey insanları kültürden daha fazla etkilemez? Sorusunun cevabını arıyor.

Amerikalı aktör, yazar ve yönetmen Ossie Davis bir keresinde şöyle demişti: “Sanatın her türü bir güç biçimidir; etkisi vardır, değişimi etkileyebilir. Bizi yalnızca hareket ettirmekle kalmaz, aynı zamanda harekete de geçirebilir.”

Davis’in film ve eğlence endüstrisinde oldukça başarılı bir kariyeri vardı. Ama aynı zamanda hevesli bir sivil haklar aktivistiydi ve sanatı, ABD’deki sivil hakların mücadelesinde olumlu değişim ve eşitlik sağlamak için kullandı.

Davis , iş ve özgürlük için Washington Yürüyüşü’nü organize etmekten, dezavantajlı kökenden gelen insanların sanata erişimini sağlamak için kişisel olarak yatırım yapmaya kadar, sanatı ve kültürü iyilik için bir güç olarak kullandı.

Ancak kültür, toplumda hayal edebileceğimizden veya büyük şirketlerin ve hükümetin kesinlikle düşünmek isteyebileceğinden çok daha büyük bir rol oynuyor.

İnsanlar “kültürde” yaşanan anlardan bahseder ama bu anlar tek başına gerçekleşmez. Kültürün toplumdaki dalgalanma etkisini göz ardı edemeyiz.

Bu neden önemlidir ve markalar bunu başarmak için ne yapabilir?

Pazarlamacı ve Great For the Culture kitabının yazarı Dr. Marcus Collins, kültürün öneminden ve markaların, insanların satın alma davranışlarında rol oynamadaki önemini anlamaları gerektiğinden bahsediyor.

Collins, kültürün “insan davranışını şekillendirmede en büyük tek dış güç” olduğuna dikkat çekiyor. Sandıkta verdiğim kararlardan, giydiğim kıyafete, kullandığım arabaya kadar. Bu karar alma sürecini etkileyen ise “kültür”dür.

Collins, kültürün, insanları herhangi bir benimseme oranının normatif çan eğrisi içinde hareket etmeye yönlendiren dış güç olduğunu açıklıyor. Pazarlamacılar olarak rolümüz, müşterilerimiz adına insan davranışını şekillendirmeye yardımcı olmaksa, böylesine güçlü bir dış faktörü görmezden gelmemiz ihmalkarlık olur.

Öyleyse ne yapabiliriz?

‘Kültür’ü tanımlayarak başlayın

Collins şunu vurguluyor: “Beş kişiden kültürü tanımlamalarını isteseydiniz, 50 farklı cevap alırdınız ve bu bir sorundu.” Bu bir sorun çünkü bir şeyin ne olduğunu tanımlayamadan onu işlevsel hale getiremeyiz.

Kültür etrafında var olan söylemin büyük bir kısmı teorik ve belirsizdir. Collins’in kültürü “insanların yaptıklarını yöneten inançlar ve beklentiler sistemi” olarak yararlı bir tanımı vardır.

Sistematik yapın

Eğer Collins’in tanımlayacağı gibi kültür bir “sistem” ise, marka koruyucuları olarak bizim de bu sistemin bizi nasıl birbirimize bağladığını anlamamız gerekiyor.

Weber Shandwick’te kültür, teknoloji, toplum ve politikanın birbirine bağlılığından bahsediyoruz. Markaların bu ilişkiyi anlaması önemli. Faaliyet gösterebilmeleri ve yön bulabilmeleri gerekiyor. Kültürde olan, kültürde kalmaz ve buna hazırlıklı olmamız lazım.

Yakınlığa öncelik verin

Collins, aşırı veri çağında bilgiyi samimiyetle birleştirdiğimizi vurguluyor. Farklı insanların dünyayı nasıl anlamlandırdığını gerçekten anlamak için normatif davranışlarımızın dışına çıkıp başkalarının dünyayı nasıl algıladığını anlamamız gerekiyor.

Gen Kobayashi

Weber Shandwick’in
EMEA Baş Strateji Sorumlusu

The post Hiçbir şey kültürden daha fazla etkilemez appeared first on Campaign Türkiye.


Viewing all articles
Browse latest Browse all 14628