Quantcast
Channel: Campaign Türkiye
Viewing all 14599 articles
Browse latest View live

Pedigree köpeği topun peşinden koşarken interneti geziyor

$
0
0

Köpek maması markası Pedigree, köpeklerle oynamanın stresi azalttığı içgörüsünden hareketle bir oyun hazırladı. Online oyunda Pedigree köpeği topun peşinden koşarken interneti geziyor.

Sosyal medya hesaplarıyla bağlanarak oynanan oyun “Fetch across the internet”te bir top atıyorsunuz ve Pedigree köpeği Facebook, Instagram, YouTube ve Snapchat’te koşmaya başlıyor.

Köpekle oyun keyfi her yerde

Sanal köpek topun peşinden koşarken bahçelerde, evlerde, sokaklarda ve bulunduğunuz mekanlarda koşuyor. Top ara sıra bir yerlere sıkışıyor veya kayboluyor. Bu durumda tıklayarak veya kaydırarak müdahalede bulunuyor, oyuna devam ediyorsunuz.

Havalı bir ofiste veya reklam ajansında çalışmıyorsanız ya da HAÇİKO ile bir köpeğe iş vermediyseniz, yaptığınız işin stresinden ofis köpeğiyle oynayarak kurtulmanız mümkün olmayabilir. Verdiğiniz molalarda sosyal medya hesaplarınızı incelerken Pedigree köpeği ile keyifli zaman geçirmek istiyorsanız, BBDO New York tarafından hayata geçirilen oyun size yardımcı olabilir.

The post Pedigree köpeği topun peşinden koşarken interneti geziyor appeared first on Campaign Türkiye.


Beyaz yakalıların gerçek kimliği ortaya çıktı

$
0
0

Batesmotelpro imzası taşıyan Mitsubishi yeni kampanyasıyla beyaz yakalıların gerçek kimliği ortaya çıkıyor. Reklam filmi çalışanların her gün karşılaştıkları olaylara espirili bir bakış açısı getiriyor.

Mitsubishi Eclipse Cross için hazırlanan viral film, mesaide ve mesaiden sonra iki farklı hayat süren, dokuz-altı mesaisine mahkum kalan bir beyaz yakalının hikâyesini anlatıyor. Reklam filminde Cuma sabahı 9’da ofisine gitmesiyle aksiliklerin başladığı beyaz yakalının gün boyunca yaşadıklarına tanıklık ediyoruz.

 

Künye

Reklamveren Mitsubishi Motors Türkiye
Reklamveren Temsilcileri Aytuğ Bük, Zeynep Özen, Hamza Özgören, Duygu Şentürk
Ajans Batesmotelpro
Kreatif Direktör Volkan Öge
Müşteri Yönetimi Tansu Tunçel
Yönetmen Silvyo Behmoaras
Yapımcı Bora Yüksel
Prodüksiyon Şirketi FilmLab
Müzik 3K1A
Görüntü Yönetmeni Eren Yıldız
Yardımcı Yönetmen Berra Şeftalicioğlu
Prodüksiyon Arif Okur
Sanat & Kostüm Büşra Yüksel
Işık Rota Işık
Set HG Grip
Saç & Makyaj Yasemin Vurgun
Offline Edit Osman Emre Çelik
Online Edit Sevan Bedan
Renk Ercan Küçük

The post Beyaz yakalıların gerçek kimliği ortaya çıktı appeared first on Campaign Türkiye.

Time kapağı 958 drone ile tasarlandı

$
0
0

Time dergisi yeni sayısında özel dosya konusu olarak drone’ları işlemeye karar verdi. 11 Haziran’da raflarda yerini alacak olan Time kapağı 958 drone ile tasarlandı.

Drone’larla hazırlanan dergi kapağı için Time, Intel ile bir iş birliği yaptı. 958 drone belirli bir formasyon oluşturacak şekilde gökyüzüne gönderildi ve Time’ın logosu ile birlikte kırmızı çerçevesini oluşturdu. Daha sonra ayrı bir drone bu sahnenin fotoğrafını havadan çekti.

Drone’ların farklı endüstrilere nasıl nüfuz ettiğinin ele alındığı dosyaya Intel sponsor oldu ve makaleler Time’ın editör ekibi tarafından hazırlandı. Dosya konuları arasında drone’ların nesli tükenmekte olan türleri korumak için nasıl kullanıldığı da anlatılıyor.

Kapağı hazırlamak için uçurulan drone’ların birbirine en yakın mesafesi 1,5 metre olarak hesaplanmış ve birbirlerini düşürmemeleri sağlanmış. Bu da California’da hayata geçirilen kapağın boyunu 100 metreye çıkarıyor. Kapağın nasıl hazırlandığını göstermek için bir kamera arkası videosu da çekilmiş. Ayrıca bazı kamera arkası fotoğraflarına buradan ulaşabilirsiniz.

The post Time kapağı 958 drone ile tasarlandı appeared first on Campaign Türkiye.

Kadın olmak için harika bir dönem

$
0
0

Ülkemizde henüz kutlanmasa da dünyada kendisinden söz ettiren “Kadın Tarihi Ayı” (Women’s History Month) şu sıralar Amerika ve Avrupa’da yürüyüşler, söyleşiler ve reklam kampanyalarıyla tam gaz ilerliyor. New York’ta yer alan bağımsız butik ajans Fancy’nin kurucu ortağı ve kreatif direktörü Katie Keating, içinde yaşadığımız zamanın “Kadın olmak için harika bir dönem” olduğunu söylüyor.

Katie Keating – Fancy kurucu ortağı ve kreatif direktörü

Kadın Tarihi Ayı, isminden de anlaşılacağı gibi, her zaman biraz dönüp geriye bakma anlamı taşır. 52 haftanın dördünde kız kardeşlerimizin başarılarını kutlarız. Cinsiyet çalışmaları grupları tartışma panelleri düzenler. Bizi dinleyen herkese bu dönemde “Bize bakın! Bakın neler başardık!” deriz.

Dinleyen varsa tabii.

Bu yıl farklı. Bu sene sadece tarihi izlemekle kalmıyor, kendimiz de tarih yazıyoruz. Kadın Yürüyüşü, She Should Run, #BenDe, Zaman Doldu (Time’s Up) hareketi, Marjory Stoneman Douglas Lisesi’nde meydana gelen saldırının ardından ayaklanan genç kız ve erkekler… Kadınlar rekabet etmeden, yargılamadan, birbiri için neler yapabileceğine odaklanarak, topluca ayaklanıyor. Birbirimiz için neler yapabileceğimizi düşünüyor, bir şeylerin değişmesi gerektiğini ve şu andan itibaren değişeceğini haykırıyoruz. Kendi yaşam süremde, kadın olmak için daha heyecan verici bir dönemle karşılaşmadım. Üstelik böyle düşünen sadece ben de değilim. 2 Mart tarihli New York Times’da Helen Mirren, “Şu anda 18 olmalıydım diye düşünmeme neden olan tek şey, günümüz 18’liklerinin çok farklı bir dünyada yaşıyor olması” demecini verdi.

Artık sesimizi çıkarıyoruz

Yaşadığımız dönem aynı zamanda reklam sektöründeki kadınların da gücünü gösterdiği bir dönem. Hepimizin hikayeleri var – bazıları diğerlerine göre korkunç. Ancak şimdi bu hikayeleri içimizde tutmak ya da adımız çıkmasın diye sadece en yakın çalışma arkadaşlarımıza “Aman kimse duymasın” uyarısıyla fısıldamak yerine sesimizi çıkarıyoruz. Muhalif Instagram hesabı @dietmadisonavenue tüm bu tartışmaların kaybolup gitmesini engelliyor. Times Up Advertising, 180 adet kadın ajans liderinin arkamızda durmasını sağlıyor. Ajansımızla aynı yıl çalışmalarına başlayan 3% Conference ise yaratıcı departmanlarda eşitliği talep ederken, wherearethebossladies.com da hedefimize ne kadar yaklaştığımızın hesabını tutuyor. Her gün bu alanda mücadele veren yeni gruplarla karşılaşıyoruz.

Kişisel kanıma göre içinde yaşadığımız dönem, sektörümüzün cinsiyet eşitliği, çeşitlilik ve kapsayıcılık hakkında doğruları dile getiren müthiş, yetenekli, eğlenceli, esprili ve güçlü kadınlarıyla çalışmak için mükemmel bir dönem. Sahipleri ve yöneticileri %100 kadınlardan oluşan küçük bir butik ajans olan biz, reklam sektöründe büyük bir fark yarattığımızı umuyoruz. Kararlıyız. Kadınların etkinliğinin, sosyal itibarının ve ekonomik gücünün hızla evrimleştiği tartışılmaz bir gerçek. Bu hareket daha fazla hız kazanırken, biz de kadınları elimizden gelen her şekilde desteklemeye ve güçlendirmeye devam edeceğiz.

Dolayısıyla bu aya sadece “Kadın Tarihi Ayı” olarak bakamıyorum. Bence bu ay, “Tarih Yazan Kadınların Ayı”.

Bu sadece bir ay değil, bir akım.

Harekete geçin ya da yolumuzdan çekilin. Artık olanları engelleyemezsiniz.

Katie Keating – Fancy kurucu ortağı ve kreatif direktörü

The post Kadın olmak için harika bir dönem appeared first on Campaign Türkiye.

The One Club ve MullenLowe, sillahlı saldırılara dikkat çekiyor

$
0
0
The One Club ve MullenLowe, sillahlı saldırılara dikkat çekiyor

Öğrencilerin düzenledikleri eylemlerden ilham alan The One Club for Creativity ve MullenLowe, okullarda gerçekleşen silahlı saldırılara dikkat çekmek adına Fight Gunfire With Fire (FGWF)’ı hayata geçirdi.

Reklam ve tasarım alanında dünyanın önde gelen ve kar amacı gütmeyen organizasyonlarından biri olan The One Club for Creativity ve global reklam ajansları ağı MullenLowe, FGWF ile silahlı saldırıları durdurmayı hedefleyen öğrencilerin yaratıcılığını tetiklemeyi amaçlıyor. Öğrencilerden gelen en etkileyici çalışma, reklam ajansları, yapım şirketleri, kar amacı gütmeyen organizasyonlar ve ulusal liderlerin iş birliğiyle etkin bir kampanyaya dönüşecek.

The One Club for Creativity CEO’su Kevin Swanepoel, şunları paylaşıyor: “Silahlı saldırılara karşı verdikleri savaşın önemine inanan öğrencilerimize destek vermenin tam zamanı. Fight Gunfire with Fire, onların çalışmalarını genişleterek ve onları aynı fikirde olan ve hayallerini gerçekleştirecek yaratıcılarlı bir araya getirerek çabalarına daha çok destek veriyor.”

Fight Gunfire with Fire’ın brief’i öğrenci programlarının yer aldığı The One Club’s Young Ones sitesinde paylaşıldı. Öğrenciler de buradan inisiyatifin amacı hakkında bilgi alabiliyor. Büyük bütçeli ulusal bir TV kampanyası olmayı hedeflemediklerinden dolayı öğrencilerden de hızlı bir şekilde hayata geçirilebilecek düşük bütçeli temel fikirler yaratmalarını bekleniyor. İsteyen herkes ücretsiz olarak fikirleriyle yarışmaya katılabilecek.

The Creative Fire Konseyi’nde yer alan isimlerse şöyle:

  • Mark Wenneker, US CCO, MullenLowe
  • Kevin Swanepoel, CEO, The One Club for Creativity
  • Kirk Baxter, Oscar-winning film editor and Partner, Exile
  • Keith Cartwright, ECD, 72andSunny
  • Jonathan Dayton and Valerie Faris, Oscar-nominated directors, Bob Industries
  • Monte Frank, founder, Team 26, partner, Pullman & Comley, candidate for Lt. Governor of Connecticut
  • Kathy Hepinstall Parks, novelist, creative director
  • Susan Hoffman, CCO, Wieden+Kennedy
  • Fernando Machado, global CMO, Burger King
  • Ida Woldemichael, creative director, Everytown for Gun Safety

The post The One Club ve MullenLowe, sillahlı saldırılara dikkat çekiyor appeared first on Campaign Türkiye.

Büyük Baskı Merkezi: “Hedefimiz uluslararası pazarda büyümeyi sürdürmek!”

$
0
0

Büyük Baskı Merkezi (BBM) Yönetim Kurulu Üyesi Yusuf İlbak ve BBM Genel Müdürü Müyesser Berk Yağız ile Büyük Baskı Merkezi’ni ve şirketin uluslararası hedefli büyüme modellerini konuştuk.

BBM Yönetim Kurulu Üyesi Yusuf İlbak ve BBM Genel Müdürü Müyesser Berk Yağız

Büyük Baskı Merkezi (BBM), Türkiye’de her ebatta dijital ve ofset baskı yapabilen ve hızla globalleşen bir marka. 2010 yılında taşındığı 8.000 m²’lik üretim tesisinde reklam sektöründe kullanılan iç ve dış mekan reklam görsellerini her türlü baskı ve malzeme seçeneği ile müşterilerine sunuyor. BBM, baskı yaparken iş güvenliğini ve çevreyi de oldukça önemsiyor. BBM Yönetim Kurulu Üyesi Yusuf İlbak konuya verdikleri önemi, “Piyasaya kalite getirmeye çalışıyoruz. Özellikle iş güvenliği çalışmalarına çok fazla önem veriyoruz. Çevreye de oldukça duyarlıyız. BBM politikası olarak bünyemizden solvent boyaları çıkardık. İnsan sağlığına uygun ürünler kullanıyoruz. Bunun için uluslararası geçerliliği olan sertifikalar temin ediyoruz ve buna uygun ürünler kullanmaya gayret ediyoruz. Keşke bütün sektör bu şekilde çalışsa… Ülkemizde de insanın hakikaten değerli olduğu ve insanların iş yerlerine saygı duyduğu özverili bir çalışma ortamı diliyoruz.” sözleriyle açıklıyor.

“Rakipler bakımından da çok mütevazı davranamıyoruz. Bu işe hakikaten ciddi emek verdiğimiz için bu konuda çok iddialıyız.”

Müjde Bayındır 2005 yılından beri faaliyet gösteriyorsunuz. Büyük Baskı Merkezi’nin sektördeki konumlandırmasından söz edebilir misiniz?

Yusuf İlbak Aslında 2005 değil de 1998’de baskı sektörüne başladık. Açıkhava reklamcılığıyla başlayıp, kartvizit, katalog, broşür gibi matbu evraklar da basıyorduk. Sonra bir ara verdik, o dönemde özellikle dijitalde de bir gelişim vardı. 2005 yılına kadar dışarıdan hizmet alıyorduk. Dışarıdan hizmet alırken de birtakım sorunlarla karşılaştığımız için tekrar kendi yerimizi kurma ihtiyacı doğdu. 2005 yılında kendi yerimizi kurduk. O gün bugündür de devam ettiriyoruz. Konum anlamında açıkhavada bizim çapımızda bir tesis bilmiyoruz. O dönemde arayışımız açıkhava olduğu için çok ciddi yatırım yaptık. Ofset, serigraf ve dijital olarak baskı yapan tek yerdik. Serigraf, Avrupa’da ve dünyada neredeyse yasaklandığı için bünyemizden çıkardık. Bu ebatlarda açıkhavada ofset çalışan tek firmayız. Çünkü daha büyük ebatlar daha çok ambalaj sektöründe çalışılıyor. Dolayısıyla rakipler bakımından da çok mütevazı davranamıyoruz. Bu işe hakikaten ciddi emek verdiğimiz için bu konuda çok iddialıyız.

Resmi platinyum partneri olduğumuz 3M’in verdiği MCS garanti sertifikası ile globalde de markaların kurumsal renklerini birebir yakalama taahhüdü veriyoruz. Bütün makinelerimizi renk yönetim programına adapte ederek tüm makine ve malzemelerde aynı renk kalitesini %100’e yakın oranda yakalıyoruz.

Müyesser Berk Yağız Yusuf Bey’in söylediklerine katılmakla beraber, BBM 2005 yılında sektörün farklı ihtiyaçları ve müşteri çeşitliliği doğrultusunda bir yöne gitmeye başlamış. Tüm matbu evraklar bunun içinde var: Araç giydirme, büyük binaların giydirmeleri, mağaza içi giydirmeler gibi farklı yöne kaymalar var. Bunların tamamı markalar tarafından reklam alanı olarak kullanılıyor. İhtiyaçlar büyüdükçe BBM’in hizmet yelpazesi de genişliyor. O ihtiyaçlarla birlikte satış ekiplerinin de gelişmesi ve büyümesiyle beraber BBM, dört bir taraftan her bir müşteriye hizmet eder hale gelmeye başlamış. 2005’ten 2018’e çok ciddi bir yol alınmış durumda. Şu an BBM’in en önemli özelliği kendi dalında başka bir alternatifinin olmaması. Evet, herkesin makineleri var herkes bir şeyler üretmeye çalışıyor. Ama burası için, tek bir yerden her şeyin alınabileceği daha büyük bir dijital baskı merkezi diyebiliriz. Amacımız o yelpazeyi daha da genişleterek lider konumumuzu devam ettirmek. Bunun için de sektördeki gelişmeleri yakından takip ediyoruz. Bu konuda çalışan bir pazarlama ekibimiz var, Ar-Ge faaliyetleri yürütülüyor. Şu anda yurt dışında neler var diye takip ediliyor. Çünkü biz şu an Türkiye’de bir yeri takip edemeyiz. Bizim kategorimizde, bize öncülük edecek başka bir firma yok.

Artık internet üzerinden alımlar da başladı. Bu baskı için de geçerli. Biz de bu gelişmeyi gözardı etmiyoruz. Orada da çok ciddi bir pazar var. Direkt tüketicinin kendi istediği ürüne sipariş verip eline ulaşması gibi… Bunların tamamının doğru zamanda doğru yatırımlarla yapılması çok önemli. BBM de bu alanlara doğru yavaş yavaş kayarak, gözünü yukarıya dikmiş büyümeye devam eden bir firma.

“Biz şu an Türkiye’de bir yeri takip edemeyiz. Bizim kategorimizde, bize öncülük edecek başka bir firma yok.”

Müjde Bayındır Bugün baskı sektöründe nasıl bir ortam var ve şirketler arası rekabeti şekillendiren unsurlar nelerdir? BBM bu rekabetin neresinde yer alıyor?

Yusuf İlbak Hepimiz bu ülkede yaşıyoruz ve bu ülkenin bir gerçeği var: Herkes fiyat odaklı. Dolayısıyla “bir m² kağıdı kaça, folyoyu kaça basıyorsun, araç giydirmeyi kaça yapıyorsun” sözlerini ne acıdır ki ulusal firmalar da dikkate alıyorlar. Ama bizi onlardan ayrıştıran bir özelliğimiz var: Türkiye’de özellikle kampanya dönemlerinde kampanyalar çok erkenden gönderilmiyor.

Size işletmemizden de söz edeyim: Fabrikamız 8.000 m², baskı, araç giydirme, ambalaj, paketleme ve ofis alanlarımız var. Bunun 2.000 m²’sini sadece dijital baskı yapan makinelere ayırdık. Türkiye’de tüm kampanya dönemlerindeki açıkhavadaki işlerin tamamı bize programlı olarak gelse 1 hafta içerisinde hepsini basıp verebilecek durumdayız. Ama hiçbir zaman bu şekilde çalışamıyoruz. Haftalık düzenli bir iş akışı olmadığı için yıllarca bunu denememize rağmen bu usulü bozamadık. Bir şekilde “müşteri her zaman haklıdır” mantığıyla devam etmek zorunda kaldık. Mesela Avrupa’da ofsetle ilgili bir talebin minimum 1 hafta öncesinde gelmesi gerekiyor. Dijitalde de minimum 5 gün önceden gelmesi gerekiyor. Ama bize gece saat 12.00-01.00’de müşteriden iş gelebiliyor. Bunu yarın sabah istiyoruz diyorlar ve biz onu basıp göndermek zorundayız. Dolayısıyla hem fiyatımızla hem de hızımızla öne çıkıyoruz. Bu kalitedeki hizmetin sürekliliği için de makine ve ekipman ihtiyacımızın %40 fazlası kadar yatırım yaptık ve yapmaya devam ediyoruz. Rekabette de bu şekilde öne çıkıyoruz diyebiliriz.

Müyesser Berk Yağız Hayat biraz acımasız ve Türkiye’nin gerçekleri de belli zaten. Her bir sektör zorlu bir süreç yaşıyor. Doğal olarak ilk kesilen bütçeler pazarlama bütçeleri. “Satın almada bütçeyi korumalıyım” mantığı çok baskın. Bu zor süreci karşılıklı olarak zararsız atlatabilmek adına hem müşteri tarafı hem de tedarikçi olarak bizler kendi tarafımızda birtakım fedakarlıklar yapmalıyız ve yapıyoruz da.

BBM’in nasıl kurulduğunu ve nerelere geldiğini anlattık. BBM’in en büyük özelliği zaten önemli partnerlerle çalışıyor olması. Bu partnerler de dünya çapında kalitesi tescillenmiş makine ve malzeme üreticileri. BBM bu markaların tamamını globalden birebir alım yaparak yürütüyor ve malzemelerin önemli bir bölümünü ithal ediyor. Bu haklı bir gurur aslında; çünkü buraya gelene kadar büyük bir emek var. Rekabeti şekillendiren şey, evet para. Satınalma mantığında ben hep söylerim: Hem karnım tok dursun hem çörek bütün olsun olmuyor. Yapılan her bir hizmetin de bir karşılığı olmalı. BBM kurulduğu günden beri sektörde iddialı bir marka. Büyük ve orta ölçekli birçok firma ile çalışıyoruz. Bizden faal olarak hizmet alan yaklaşık bine yakın marka var. Bu çok ciddi bir sayı. Çünkü bizim için önemli olan her kesime dokunabilmek. Dolayısıyla rekabeti şekillendiren şeylerden biri para iken bir diğeri de hizmet. Müşteri ucuza aldığı zaman beklentisi karşılanmadığı takdirde bir hayal kırıklığı yaşayabiliyor; sonrasında bize dönüş yapabiliyor. Ya da bizi daha önceden bilip denemek isteyenler de oluyor. Bu süreçlerde bir yandan biz de pazar araştırması yapıp rakiplerimizi mutlaka analiz ediyoruz; müşteri ihtiyaçlarını anlamaya çalışıyoruz. Ayrıca amaç sadece bir kağıda ya da herhangi bir malzemeye baskı yapmak değil, orada her bir çalışan kişinin emeği var; onun da bir ederi var mutlaka. Böyle değerlendirilmesini istiyoruz. Çünkü Türkiye’de bu değere henüz yeni yeni önem veriliyorsa da global markalar bunu bize her zaman soruyor: Çalışanlarınızı kaç iş günü çalıştırıyorsunuz, mesaileri var mı? Bu tarz kuralların Türkiye’de de yaygınlaşacağını ve her kurumun bu konuya özen göstereceğini umut ediyoruz; çünkü bunlar tüm tarafları rahat ettirecek süreçler aslında. Dolayısıyla BBM bu rekabette hep daha iyi ve kaliteli işleri müşterilerine sunmaya çalışarak yoluna devam ediyor.

Amacımız, büyük yatırımlar yapmaya devam ederek sadece Türkiye’de değil uluslararası alanda sayılı şirketler arasına girmek. Şu an ihracatımız var ama neden Avrupa’da bir üretim tesisimiz olmasın?

 

Müjde Bayındır 2018 yılı sizin için nasıl geçiyor? Önümüzdeki dönemler için programınızda neler var?

Yusuf İlbak Her sene büyüme hedeflerimizi gerçekleştirerek yolumuza devam ediyoruz. 2017 hedefini tutturduk. 2018’de de daha iyi olacağını tahmin ediyoruz. Şu ana kadar da 2018 yılı gayet olumlu ilerliyor.

Müyesser Berk Yağız Zor bir 2017 geçirdik. 2016 yılının ikinci yarısının da etkisiyle 2017 başında çok sancılı ve karamsar bir tablo vardı. Bizim için de zorlayıcı bir süreçti. Ama sonrasında tüm sektörler elbirliğiyle bir şeyler yapmaya çalıştı çünkü hayat devam ediyor. 2018’de de 4 ayı bitirdik. Fena olmayan bir büyüme ile devam ediyor BBM. Muhtemelen 2018’de hedeflerini de gerçekleştirecek. Yine çok zorlayıcı bir yıl var önümüzde. Ülkede ya da dünyada yaşanan herhangi bir olay her şeyi değiştirebiliyor. Örnek vermek gerekirse Nisan ayında 2 büyük kampanya vardı; görsel onayları bile alınmış baskıda son aşamaya gelinmişti. Fakat yurt dışında oluşan bir gündem yüzünden bu kampanyalar iptal edildi. Dolayısıyla bu şekilde bizim de elimizde olmayan süreçler yaşanabiliyor. Önemli olan, bizi dolaylı ilgilendiren bu ve benzeri konulardan kendimizi sıyırarak işleri kaybetmeden ya da alternatifler üreterek hedeflerimizden ayrılmadan yolumuza devam edebilmek. BBM sektörde bilinen ve önemli bir marka. Hedefimiz hep büyümek. Eminim ki 2018’i de hedeflediğimiz noktanın üzerinde kapatacağız.

The post Büyük Baskı Merkezi: “Hedefimiz uluslararası pazarda büyümeyi sürdürmek!” appeared first on Campaign Türkiye.

Vizyon sahibi olanlar kazanıyor

$
0
0

Grey Yaratıcı Teknolojiler Yöneticisi Mauricio Ruiz, “İnovasyonları stratejik bir şekilde kullanan bir sektöre evrilirken, teknolojinin yeni en yakın arkadaşının felsefe olduğu görülüyor” yorumunda bulunuyor.

Son birkaç yıl içinde inovasyon tartışmaları, teknik yeterlilikleri sonuna kadar kullanmaktan eldeki teknolojilerin sadece ilgili olanlarını bulma isteğine doğru büyük bir değişim geçirdi. Artık elimizde olmayana ihtiyaçtan değil, elimizde olanı değer kazandıracak şekilde kullanmaktan bahsediyoruz. Sektör liderleri ve yıkım yanlısı yeni oyuncular arasında tartışmalar devam ediyor ve bu tartışmalarda sessiz kalmak, savaşın daha başlamadan kaybedildiğini gösteriyor.

İncelenmemiş teknolojiler, israf edilmiş fırsatlar anlamına gelir

Taktik takıntılarımızı bir kenara bırakıp inovasyonları daha stratejik bir bakış açısıyla kullanmaya başladıkça, teknolojinin yeni en iyi arkadaşının felsefe olduğunu açıkça görüyoruz.

Geçtiğimiz birkaç yılda çipler, yarı iletkenler ve yeni çıkan bilgisayar ekran kartları ön plana çıkar ve teknoloji sektörü yavaş yavaş büyürken, felsefi sorular konuşmanın ana eksenini oluşturmaya başladı. Teknolojiyle etkileşim içinde olan tüm sektörler, ufukta yanıtlardan çok sorular belirirken farklı zorluklar yaşamaya başladı. Dolayısıyla, sağlam cevapların olmadığı yerde soruları incelemek yeterli olabilir. Markalar söz konusu olduğunda, incelenmemiş teknolojiler, israf edilmiş fırsatlar anlamına gelir. Bu ortamda tarafını seçen markalar, çoktan doyum noktasına ulaşmış kalabalıktan sıyrılacaklar. Pazarın örnek görüntüsü olarak CES’i ele alın: 4,000’in üzerinde şirket katıldı, her biri değişimi yönetmekten bahsetti. Peki bunlardan kaç tanesinin bahsi geçen değişime yön verebileceğini düşünüyorsunuz? Üç? On? Doğru soruları soran sektörler gidiş yolunu oluşturmakla kalmıyor, o yolda en ön sırada yürümeye de başlıyorlar.

Blockchain girişimleri sayesinde yüz yılı aşkın süredir değişmeden kalmış tanımlar şimdi şüphe uyandırıyor. “Gerçekte para nedir?” veya “Kapitalizmin son demlerini mi yaşıyoruz?” gibi sorular hem kriptodan umutlu olanlar hem de sektörün büyük yöneticileri tarafından soruluyor.

En net örneklerden biri otomobil üreticileri. Araç paylaşım uygulamalarının yükselişi ve otonom teknolojiler sayesinde sürücünün ortadan kaldırılması, tek satın alım üzerine şekillenen iş modelini zora sokan bir durum. Daha da ötesinde, bu kavram etrafında gelişen şehirleşmeyi bile sorgulamamıza neden oluyor. Konuşmalar motordan ve beygir gücünden, dizelden ve elektrikten uzaklaştı; hareket kabiliyeti ve mülkiyet üzerine şekillenen felsefi tartışmalara dönüştü. Ulaşım, insanlar ve ürünler hakkında bildiğimizi sandığımız gerçekler tepetaklak oluyor. Toyota’nın E-Palette’i bu dönüşümün en iyi örneklerinden biri.

Bir diğer örnek finans sektörü. Esip gürleyerek gelen blockchain girişimleri (kripto bölümünde zirveye katılmış 30 şirket bulunuyordu) sayesinde yüz yılı aşkın süredir değişmeden kalmış tanımlar şimdi şüphe uyandırıyor. “Gerçekte para nedir?” veya “Kapitalizmin son demlerini mi yaşıyoruz?” gibi sorular hem kriptodan umutlu olanlar hem de sektörün büyük yöneticileri tarafından soruluyor. KODAK yakın zamanda kendi kripto para birimi olan “KODAKCoin”i çıkardı. Markanın bir diğer eski günlerine dönüş çabası olan bu girişimin açıklanmasının hemen ardından hisselerinin değeri %300 arttı.

Keşif ve cesaretle, gözümüzün önünde duran gerçeği uygulayarak, anında geri dönüş alabiliyoruz. 

Daha büyük resme bakarsak, IBM’in son ilgi alanı olan quantum bilgisayarlar, insan ve bilgisayar etkileşimini sorgulamamıza neden oluyor ve sınırsız bilgi işlem gücünün norm olarak kabul edileceği bir geleceğin sinyallerini veriyor. Bu durumda liderliğin, önceden geliştirilmiş teknolojileri de düşünerek sürekli “Ya olursa?” sorusunu sorma isteğinden geçtiğini görüyoruz. Ancak mevcut pazar sadece bir umut etme alanı değil, sorgulama ve amaca göre kullanımı gerektiren bir alan.

Teknoloji sektöründen yanıtlardan ziyade sorular gelirken, markaların da tartışmaların bir parçası olma, hatta onları yönlendirme yönünde bir bakış açısı geliştirmesi gerekiyor. İleriye gitmek için inovasyonları sırayla hayata geçirme devri neredeyse sona erdi. Yaratmayı planladıkları geleceği gösterme cesaretine sahip olan markalar, bu yıl vizyonlarının faydasını görecekler.

Bir doyum noktası var: Sektörümüz eski teknolojilerin yeni ve daha insani kullanım şekillerini bulan taşeronlarla dolu. Bu da demek oluyor ki, keşfiniz sırasında gidebileceğiniz pek çok yol var ve bir yerde amacınızdan sapmanız hayli mümkün. Bu sürecin kutup yıldızı, aşırı odaklanma ile neyi bilmediğinizi bilmek; belirsizlik ve olasılık arasındaki ince çizgide çalışmayı sürdürmek. Bu çizgide çalışmayı başarabilenler şunu görüyorlar: Eğer bakış açılarını değiştirebilirlerse, iş modellerini de değiştirebilirler. Yeniden keşfedilen pek çok sektör gördüler ve aynı şeyi kendi sektörlerinde de yapabileceklerini biliyorlar.

İnovasyon her zaman en ileri teknolojilerle bağlantılı olmak zorunda değil, sadece rekabetçi bir vizyona ve yaratıcılığınıza güvenmeye ihtiyacınız var. “Minimumda uygulanabilir inovasyon”, örnek gösterilerek açıklanması daha kolay olan bir kavram. Son aylarda en çok dikkat çeken paralel düşünce örneği Nintendo LABO. Keşfetmek üzerine oluşturulmuş bu platformun özelliği, deneyimin temeline markanın SWITCH ürününü ve basit bir karton şablonu koyuyor olması. Bu hamle Microsoft veya Sony’nin son haberleriyle rekabet etmek için hayata geçirilmedi. Tek amacı, birkaç eğlenceli Japon tarafından ortaya koyulan bir oyun vizyonunu ve sınırsız olasılığı göstermekti.

Markaların teknolojiyi kitlelerle, işlevle ve amaçla bir araya getirme gücü uzun yıllardır kanıtlanmış durumda. Pazarlamacılar ve markaların inovasyondan sorumlu kişileri zorlayıcı sorulara hazırlıklı olmalı ve sektörlerinin gelecekte nasıl bir tablo çizeceği konusunda görüş bildirecek vizyonu geliştirmeliler.

Odadaki fili görmezden gelmekten daha kötüsü yok. Yaratıcı ve iletişimci cesaret, bizi ileri götürecek en iyi yol.

Mauricio Ruiz
Grey Yaratıcı Teknolojiler Yöneticisi

 

 

 

Bu yazı ilk olarak Campaign Türkiye’nin 76. sayısında yayımlandı.

The post Vizyon sahibi olanlar kazanıyor appeared first on Campaign Türkiye.

Siber zorbalığın domino etkisi

$
0
0

Zorbalık okulların her yerine yayılmaya devam ediyor. Cep telefonları hayatlarımıza girdiğinden beri de sosyal medyaya yayılıyor ve zorbalık siber zorbalığa dönüşüyor. Her gün binlerce çocuk sonuçlarını düşünmeden okul arkadaşlarına, oyun arkadaşlarına siber zorbalık yapıyorlar. Bugün, basit bir tıklama ile herkes siber zorbalığın domino etkisi başlatma gücüne sahip.

Film, cep telefonlarını sahnenin merkezine koyan bir soruna karşı küresel bir kampanyanın ana kreatif çalışmasıdır. Bu bağlamda, telekomünikasyon şirketlerinin güvenli bir internet ortamını destekleme taahhüdünün bir parçası olarak, siber zorbalıkların nasıl önleneceği ve durdurulacağı konusunda hem çocukların hem de yetişkinlerin bilinçlendirilmesi ve eğitilmesi sorumluluğu bulunmaktadır.

İspanyol telekomünikasyon şirketi Movistar da bu farkındalığı sahip olduğunu göstermek ve bu konuda toplumu bilinçlendirmek adına “Domino” isimli bu kampanyayı başlattı.Bu kampanya, büyüyen bir dijital toplumda bir arada bulunma, sorumlu bir teknoloji kullanımını teşvik etme, hassas genç yetişkinlerin ve çocukların siber zorbalıklara karşı korunmasını vurgulayan bir eğitim girişimi olarak küresel ölçekte yayınlanmak üzere oluşturuldu.

Künye

Reklamveren Movistar
Yapımcı Jetzabel Tapial Morcillo
Ajans Dhélet Y&R
Metin Yazarı Nicolas Montanaro
CCO Martin Nino Goldberg
Kreatif Micaela Vergez
Prodüksiyon Şirketi Antiestático
Yönetmen Luis Germanó
Post-Prodüksiyon 3D Cúbica
Müzik Noroeste

The post Siber zorbalığın domino etkisi appeared first on Campaign Türkiye.


2018’de hava kirliliği sınırında bir Londra

$
0
0

İngiltere, 2018’de bir aydan kısa bir sürede hava kirliliği sınırında bir Londra ile karşılaşılınca, Transport for London ve belediye başkanı sorunu çözmek ve Londralılar için hava kalitesini iyileştirmek için bazı aksiyonlar aldı. Bunlardan biri de Nisan 2019’dan itibaren şehirde Ultra Düşük Emisyon Bölgesi kurallarının devreye girmesi. Şehir merkezinde trafiğe çıkmak isteyen araçlarda egzoz emisyon standartlarına uygun olmaları şartı aranacak ve standartlara uygun olmayan araçların şehir merkezine girebilmeleri için de araç sahiplerinin yüksek ücretler ödemesi gerekecek. 

Görünmez olmasından dolayı, kötü hava kalitesi acil bir endişe olarak görülmemektedir. Transport for London‘ın farkındalık yaratmak için başlattığı ve VCCP imzası taşıyan kampanya, Londra’nın hava kalitesinden en çok etkilenenlere odaklandı; başkentin çocukları. Şok edici gerçek şu ki, Londra’daki her bir çocuk, her gün sağlığını uzun vadede etkileyen araç kullanımından kaynaklanan kirlilikle her gün zehirli hava soluyor.

Hava kirliliği görünmez olduğu kadar sinsidir. Film, çocukların okullarda hava kirliliğinden her gün nasıl etkilendiğini gösteren duygusal bir hikaye ile hayata geçiriyor. Çocuklar okulda oyun alanında oynarlarken etraflarının egzozdan balonlarla çevrili olduklarını farkında değiller. 

Künye

Reklamveren Transport for London
Ajans VCCP
Kreatif Direktör Jon Fox, Hugh Todd
Kreatif Ekip Matthew Holmes, Abi Williams
Medya Ajansı Wavemaker
Kreatif Yapımcı Anja Bassett
Fotoğraf Prodüksiyon Şirketi Making Pictures
Fotoğrafçı Spencer Murphy
Prodüksiyon Şirketi Academy

The post 2018’de hava kirliliği sınırında bir Londra appeared first on Campaign Türkiye.

Usain Bolt Virgin Media için süper kahraman oldu

$
0
0

Atletizmden emekli olmuş olabilir ama oyunculuk kariyer devam eden Usain Bolt Virgin Media için süper kahraman oldu. Markanın son reklamında, Withnail and I, Logan gibi filmlerden aşina olduğumuz Richard E. Grant bir terzi olarak karşımıza çıkıyor ve Kingsman filmini hatırlatan bir sahneyle Usain Boltu bir süper kahraman gibi donatıyor.

Virgin’ın yeni “süper” geniş bant hızını tanıtan reklamda, Bolt’u farklı stilleri, renkleri ve gadget’ları denerken görürüz ve en sonunda doğru kıyafeti bulur.

BBH London imzalı televizyon reklamı, Tom Tagholm tarafından yönetildi. Videoya basın, çevrimiçi ve sosyal kampanyalar da eşlik edecek.

Künye

Reklamveren Virgin Media
Ajans BBH London
Kreatif Ekip Ray Chan, Simon Cenamor
Kreatif Direktör Hamish Pinnell
Yapımcı Jemima Bowers, Fran Thompson
Prodüksiyon Park Pictures
Yönetmen Tom Tagholm
Post Prodüksiyon MPC

The post Usain Bolt Virgin Media için süper kahraman oldu appeared first on Campaign Türkiye.

Terry Savage: Cannes ne olmalı, ne olmamalı?

$
0
0

Önce Avustralya temsilcisi, ardından CEO ve son olarak da yönetim kurulu başkanı olarak Cannes’da geçen 33 yıldan sonra Terry Savage, bu yılın festivalinin ardından görevi bırakacağını açıklamıştı. 18-22 Haziran tarihlerine gerçekleştirilecek festivale kısa bir süre kala Savage Cannes Lions hakkında yorumlarda bulundu.

Bu yıl Cannes Lions Festivali’nde nelerin farklı olacağı sık sık soruluyor. Cevabım, festivalin pek çok yönden aynı kalacağı çünkü merkezinde yaratıcılığın, öğrenmenin ve ilhamın bulunduğu şeklinde oluyor.

Festivalin merkezinde yine dünya standartlarında çalışmalar olacak çünkü Lions ödülleriyle yaratıcılığı kutluyor ve onurlandırıyoruz; aynı zamanda da tüm katılımcılara ilham verecek networking fırsatları sunuyoruz.

Lojistik özellikle değişmiş olabilir. Festival günlerini 8’den 5’e düşürdük. Ayrıca ödül yapısını da Lions’ı ve sahnelerdeki içerikleri de dokuz kapsamlı parçaya odaklayarak değiştirdik. Ancak varlık nedenimiz ve inançlarımız her zaman neyse, hâlâ o: Yaratıcılığın iş süreçlerine, değişime ve dünyanın daha iyi bir yer olmasına sağladığı olumlu etki.

Yaratıcılık evrim geçiriyor

Çok büyüdüğümüz ve sektör kapsamımızın fazlasıyla genişlediği yönünde yorumlar duyuyorum. Ancak gerçek şu ki yaratıcılık bir evrim geçiriyor. Cannes Lions her zamanki gibi sektördeki değişimleri yansıtmaya devam edecek. Yaptığımız her şeyin temeli buna dayanıyor: Gelişen fırsatları görmeleri için global endüstri çalışanlarının kalplerini ve zihinlerini açmak.

İşin aslı, 2018’de yaratıcılık, hep olması gerektiği gibi, her yerden geliyor. Ve yaratıcılığın öncülerinden biri olan bu festival de markaların ve ajansların yaratıcı bakış açısını tüm iş süreçlerine entegre etmeleri, veriden teknolojiye kadar tüm farklı disiplinlerden beslenmeleri gerektiğine inanıyor.

Bu, aynı zamanda gerçek fırsatların da bulunduğu nokta. Festival, pek çok farklı sektörden ve coğrafi merkezden insan topluluklarının bir araya geldiği, ilişkileri ve iş birliklerini güçlendirdiği, yaratıcılığın yeşermesi için gerekli olan temelleri ve kültürü oluşturduğu global bir platform sunuyor.

Cannes çok ayrıcalıklı bir konumda

Teknoloji dünyayı değiştirdi ve hayal bile edemeyeceğimiz yollarda bunu yapmaya da devam edecek. Veri, sanal gerçeklik ve artırılmış gerçeklik alanlarındaki inovasyonlar ve yeni teknolojiler iş yapış şekillerini dönüştürüyor. Farklı sektörleri kapsayan, gerçek anlamda global bir festival olarak Cannes çok ayrıcalıklı bir konumda. Sektörün her bir temas noktasına dokunarak yaratıcılığın gücünü gösterebilir, iş birliklerini teşvik edip oluşmalarına zemin hazırlayabiliriz.

Kötü bir kitap, kötü bir kitaptır ve okumayı bırakırsınız. Kötü bir film, kötü bir filmdir ve izlemeyi kesersiniz. Sonraki cümleyi biliyorsunuz…

Cannes Lions, festival deneyimi süresince sunduğu seçeneklerin ve yolların çokluğuyla gerçekten kendine özgü bir oluşum. Çalışmaya ve eğlenceye ne kadar zaman ayıracağınıza, çalışmalardan ne zaman ve ne şekilde ilham alacağınıza kendiniz karar veriyor, kimlerle tanışacağınızı ve kuracağınız diyalogları seçiyorsunuz. Partilerde, networking oturumlarında, konuşmalar ve atölyelerde ne kadar zaman geçireceğinizi siz belirliyor, dünyanın en parlak zihinlerinden ilham alma şansı yakalıyorsunuz. Alıp götürmek veya meslektaşlarınızla paylaşmak isteyebileceğiniz deneyimler de sadece size ait.

Değişime tanıklık edin, onun bir parçası olun

Bu festival, sektörün değişen yüzüne şahitlik edebileceğiniz, 100’ü aşkın ülkeden farklı insanlarla bir araya gelebileceğiniz, farklı yetenekleri ve deneyimleri keşfedeceğiniz global bir toplantı alanı. Cannes Lions’ta değişen sektöre sadece tanıklık etmiyor, onun bir parçası oluyorsunuz. Bu da sektörümüzün değişen kültüre, inovasyonlara ve fikirlere uyum sağlamasını ve öncülük etmesini olanaklı kılıyor.

Bana sorarsanız, Cannes Lions’a katılın. Sahnelerde izleyebildiğiniz kadar çok şey izleyin, olabildiğince fazla işi inceleyin, ödül törenlerine gidin ve dönüşünüzde çevrenizdeki herkese ilham verin. Yaratıcılığın içinde yaşadığımız dünyaya sunduğu tüm fırsatları başkalarıyla da paylaşın.

Bugün yaratıcılık, tüm sektörlerde, her zamankinden daha güçlü. Yaratıcı bir sektörde çalıştığımız, dünyanın her yerinden gelip bu festivalde buluştuğumuz için ne kadar ayrıcalıklı bir konumdayız… Sizi de orada görmeyi umarız.

Terry Savage, Cannes Lions Yönetim Kurulu Başkanı

 

Bu yazı ilk kez Campaign Asia-Pacific’te yayımlandı. 

The post Terry Savage: Cannes ne olmalı, ne olmamalı? appeared first on Campaign Türkiye.

Her 10 kişiden 6’sı tanışma uygulaması kullanıyor

$
0
0
Her 10 kişiden 6’sı tanışma uygulaması kullanıyor

Türkiye’nin de dahil olduğu 40 ülkede 50 milyon kullanıcıya ulaşan happn’nın ülkemizde yaptığı araştırmaya göre her 10 kişiden 6’sı tanışma uygulaması kullanıyor.

2015 yılında Türkiye pazarına girerek 1,6 milyonu İstanbul’da olmak üzere kısa sürede 2,7 milyon toplam kullanıcıya erişen happn, online tanışma uygulamalarının kullanımına yönelik Türkiye’ye özel bir araştırma gerçekleştirdi. İstanbul’da yaşayan 18-50 yaş aralığındaki kişilerle, geçtiğimiz Nisan ayında yapılan araştırma ilginç sonuçları açığa çıkardı. İşte, Türklerin online tanışma uygulaması kullanımı alışkanlıkları ve yaklaşımları:

İstanbul’da her 10 kişiden 6’sı tanışma uygulaması kullanıyor
  • Araştırmaya göre, her 10 kişiden 6’sı bugüne kadar bir tanışma uygulaması kullanmış ya da kullanıyor.
  • Bu oran ile Türkler, her iki kişiden birinin online tanışma uygulaması kullandığı Fransa ve İngiltere’yi geride bıraktı.
  • Bugüne kadar bir tanışma uygulaması kullanan erkeklerin oranı yüzde 67 olurken, kadınlarda bu oran yüzde 54.
  • Ayrıca, tanışma uygulaması kullananların çoğunluğunun 25-34 yaş aralığında olduğu belirlendi.
Tanışma uygulamaları yaygın ve son moda görülüyor

Kullanıcılar tanışma uygulamalarını;

  • yaygın (%58),
  • son moda (%54),
  • eğlenceli (%53),
  • heyecan verici (%50) ve
  • mutlu eden şeyler (%49) olarak görüyor.
Tanışma uygulamaları yeni insanlarla tanışmayı sağlıyor

Tanışma uygulamalarını yeni insanlarla tanışmak için uygun bir mecra olarak görenlerin oranı hayli yüksek. Katılımcıların yüzde 62’si tanışma uygulamalarını insanın ufkunu genişleten ve yeni insanlarla tanışmaya vesile olan bir mecra olarak gördüğünü belirtiyor.

The post Her 10 kişiden 6’sı tanışma uygulaması kullanıyor appeared first on Campaign Türkiye.

Renault Megane Sedan ile beklenmedik ol

$
0
0

Sesli komut sistemi kolaylık sağladığı kadar beklenmedik olaylara da neden olabiliyor. Yeni reklam filminde Renault Megane Sedan bu konuyu ele alarak “Beklenmedik ol” diyor.

Publicis İstanbul imzalı Renault Megane Sedan reklam filminde sesli komutla yol tarifi, mesaj gönderme, arama yapma ve çalan şarkıları değiştirmeyi sağlayan Carplay özelliği anlatılıyor.

Reklam filminde genç bir çift restorandan çıkıp arabaya biniyor. Biraz ilerledikten sonra genç kadın telefonunu aramaya başlıyor. Çantasında bulamadığı için sevgilisinden kendisini aramasını istiyor. Genç adam sesli komut sistemini kullanarak aracına “Sevgilimi ara” diyor ve olaylar gelişiyor.

Yapımcılığını Film Park’ın üstlendiği filme, yönetmen olarak Bahadır Karataş imza attı.

Reklamın künyesi

Reklamveren: Renault
Reklamveren Temsilcileri: Özlem Ünlü, Zeynep Atalay, Armağan Terzioğlu, Elif Beşir
Reklam Ajansı: Publicis İstanbul
ECD: Can Faga
Yaratıcı Ekip: Melih Ediş, Duygu Yegül, Kerem Çeteci, Güney Türkel, Cem Işık
Müşteri İlişkileri Ekibi: Ezgi Ataseven, Özlem Erbaş, Ceylan Karamanlı, Melih Ekim
CSO: Selda Sedes
Stratejik Planlama Ekibi: Zeynep Bortaçina, Özge Arat
Prodüksiyon Ekibi: Arzu Köksal, Erdem Ayaz, Ayten Güneş
Prodüksiyon Şirketi: Filmpark
Yönetmen: Bahadır Karataş

The post Renault Megane Sedan ile beklenmedik ol appeared first on Campaign Türkiye.

Beymen Club yolculuk fotoğraflarınızı bekliyor

$
0
0
Beymen Club yolculuk fotoğraflarınızı bekliyor
Beymen Club moda, şehir ve fotoğraf tutkunlarını #BeymenClubİleYolSenin Fotoğraf Yarışması’nda bir araya getiriyor. Yarışmaya katılmak isteyenlerin, #BeymenClubİleYolSenin hashtag’i ile yolculuk hikayelerini Instagram’dan paylaşmaları ise yeterli.

Beymen Club yolculuk fotoğraflarınızı bekliyor

4 Haziran’da başlayan ve 18 yaşından büyük herkesin başvurabileceği yarışmaya katılan fotoğraflar; Beymen Artistik Direktörü Murat Türkili, Beymen Pazarlama İletişimi Genel Müdürü Yardımcısı Elif Tellaloğlu, Fotoğraf Sanatçısı Koray Birand, Fotoğraf Sanatçısı Çiler Geçici, Fotoğraf Sanatçısı Mehmet Kırali, Blogger Hande Çilek’ten oluşan yarışma jürisi tarafından değerlendirilecek.

Son katılım tarihi 1 Temmuz 2018, Pazar günü olan yarışmada dereceye giren fotoğraflar, dijital sergi dahilinde seçili Beymen Club’lardaki dijital ekranlarında ve Beymen Club sosyal medya hesaplarında sergilenecek. Yarışmanın birincisi BEYMEN Club’tan 3.000 TL’lik, ikincisi 2.000 TL’lik, üçüncüsü ise 1.000 TL’lik hediye çeki ile ödüllendirilecek.

Beymen Club’ın 2015 Sonbahar/Kış koleksiyonunun arka planını İstanbul manzarası oluşturmuştu.

The post Beymen Club yolculuk fotoğraflarınızı bekliyor appeared first on Campaign Türkiye.

Keşke Ben Yapsaydım: Bengü Turna

$
0
0
Keşke Ben Yapsaydım Bengü Turna

Keşke Ben Yapsaydım köşemizin bu ayki ismi, Manajans JWT Social Media Content Creator’ı Bengü Turna oldu.

Herkes kadınları çok seviyor, herkes kadınların üzerine titriyor, “Aman kadınlar olmasa biz de olmazdık”, “Aman Allahım kadınlar olmasa şuradan şuraya gidemezdik” ama günün sonunda sadece ülkemizde değil, neredeyse dünyanın her yanında milyonlarca kadın, bir şekilde şiddetin, ötekileştirmenin ya da kenara itilmenin farklı varyasyonlarına maruz bırakılıyor.

Günlük hayatımızda çok fark etmiyor olsak da, kadınlar ve erkekler arasındaki maaş eşitsizliği yine kenara itilen kadın iş gücünün minik bir örneği. Brezilyalı kadınlar da bu durumdan oldukça rahatsız olmuş olacaklar ki, Brezilya’nın 3 büyük kadın şarkıcısı bu eşitsizliğe dikkat çekmek için bir araya gelmiş. Eee ne demişler? Kadın kadına destek olunca dünya yerinden oynarmış. 🙂

Bengü Turna

Evet reklamlar çoğunlukla aşırı eğlenceli ve çok renkli. Hepimizi çeken yanı da belki bu. Ama eğer elimizde mesajımızı verecek küçücük bir olasılık bile varsa ben sonuna kadar o olasılığın peşinden koşmayı tercih ederim. O yüzden de izlediğim günden beri keşke ben yapsaydım, keşke benim aklıma gelmiş olsaydı dediğim iş JWT Brasil’in Instituto AzMina için yapmış olduğu #morethan70 işi.

 

Künye:

Marka Instituto AzMina
Ajans JWT, São Paulo, Brazil
Yayın Dönemi Mart 2017

Bu yazı ilk olarak Campaign Türkiye’nin 77. sayısında yayımlandı.

The post Keşke Ben Yapsaydım: Bengü Turna appeared first on Campaign Türkiye.


Sadece Rusya’da yayınlanan bir Cannes Lions ilanı

$
0
0

14 Haziran 2018 Pazartesi günü başlayacak Cannes Lions Uluslararası Yaratıcılık Festivali için dikkat çekici basılı bir ilan yayınlandı.

Colorado merkezli ajans WorkInProgress (WIP), Rusya’nın deneyimini düşünerek Cannes Lions 2018’de “Yılın Network Ajansı” kategorisini kazanmaya yardımcı olabileceğini umuyor.

WorkInProgress’in Moskova’nın göbeğinde yayınlanan billboard’unda oldukça basit bir mesaj yer alıyor: “Dikkatinize! WorkInProgress. Cannes Lions. Adaylığa iştirak. 2018 yılının network ajansı.”

Basılı ilan hakkında konuşan WIP’nin kurucu ortağı ve kreatif lideri Andrew Lincoln: “Fark ettik ki, amacımıza dikkat çekmek için Moskova’dan daha iyi bir yer yok. Rusya, ikna edici yeteneklerini kanıtlamış bir ülke ve Moskova da ülkenin kültürel kalbi ve beyni. Bu en temelinde emin olabileceğiniz bir şey.”

Aslında teknik olarak WIP network ajans değil, tek bir yapı. Ayrıca, yılın network ajansının festival boyunca en çok Aslan’ı da toplaması gerekiyor. WIP ise altı kategoride aday oldu.

Projenin hazırlığı tam üç ay sürdü. Billboard 1-15 Haziran tarihleri arasında Rusya’da görülebilecek.

The post Sadece Rusya’da yayınlanan bir Cannes Lions ilanı appeared first on Campaign Türkiye.

Lurpak ile tereyağı kıvamında bir sabah

$
0
0

Yumuşacık ve kolayca sürülebilir olduğunu anlatmak isteyen Lurpak tereyağı, yeni reklamında işe gitmeden önce yaşanan telaşı konu alıyor. Reklamda uyanıştan itibaren her şey soldan sağa akıp gidiyor, Lurpak ile tereyağı kıvamında bir sabah yaşanıyor.

Aceleniz olsa bile Lurpak ile tereyağı kıvamında bir sabah geçirebilirsiniz.

Yeni reklam filminde Lurpak, uyanıştan evden çıkana kadar gerçekleşen süreci bir dilim ekmeğin üzerine tereyağı sürülmesi gibi soldan sağa giden bir hareketle anlatıyor. Filmin başında genç bir kadın yatağından kalkıyor ve aceleyle hazırlanmaya başlıyor. Kahvesini hazırlamasından saçını kurutmasına, yumurtasını kırmasından rujunu sürmesine kadar tüm hareketler soldan sağa akan bir seriyi izliyor. Lurpak’ın her reklamında duyduğumuz ikonik dış ses ise “Bu sabah her şey daha pürüzsüz akacak” diyerek ürünün yumuşaklığına ve kolay sürülmesine vurgu yapıyor.

Lurpak’ın global ürün müdürü Päivi Piirala, “Tüm iletişimimizin ürünün yumuşaklığı üzerine şekillenmesini ve tüketicilere aceleleri olduğunda bile lezzetten ödün vermeleri gerekmediğini anlatmak istedik” diyor.

Wieden & Kennedy London tarafından tasarlanan, yönetmenliğini Somesuch’tan Kim Gehrig’in üstlendiği filmin efektleri de Time Based Arts tarafından yapıldı. Wieden & Kennedy London kreatif direktörleri Carlos Alija ve Laura Sampedro, filmin yapım süreci hakkında “39 kareden oluşuyor ve çekimi 3 gün sürdü. Tamamen kreatif bir bakış açısıyla en zorlandığımız kısım, hikaye akışında verilen aciliyet hissi içinde hangi aksiyonların ve görsellerin yumuşaklıği en iyi şekilde vereceğini seçmek oldu” yorumunda bulunuyor.

Akış hissi ve görsellikteki detaylar daha önceki Lurpak reklamlarında da karşımıza çıkmıştı.

The post Lurpak ile tereyağı kıvamında bir sabah appeared first on Campaign Türkiye.

Starbucks yönetim kurulu başkanı Howard Schultz, emekliliğe ayrılıyor

$
0
0
Starbucks yönetim kurulu başkanı Howard Schultz, emekliğe ayrılıyor

Starbucks yönetim kurulu başkanı Howard Schultz, tüm şirket personeline bildiri göndererek 26 Haziran’da ayrılacağını açıkladı.

Schultz, şirketin başarısının arkasındaki en önemli mimarlardan biri olarak görülüyor. Kendisi, 1982’den bu yana şirkette görev aldı: 1987’den 2000’e kadar CEO olarak hizmet verdi ve daha sonra 2008’den 2017’ye kadar tekrar CEO görevini üstlendi. Geçen yıl da yöneticilik görevini Kevin Johnson’a devretti. Schultz’un görev süresi boyunca, Starbucks dünyanın her yerine yayılmayı ve tanınmayı başaran kahve zinciri haline geldi. Şimdi Shultz, yönetim kurulu başkanı pozisyondan ayrılıyor. CNBC’nin haberine göre de, “başkan emeritus” olarak görev yapmaya devam edecek.

Schultz verdiği bildiride “hayırseverlikten kamu hizmetine kadar kendim için farklı seçenekler düşüneceğim, ama gelecek ne getirir bunu bilmekten çok uzağım” dedi.

The post Starbucks yönetim kurulu başkanı Howard Schultz, emekliliğe ayrılıyor appeared first on Campaign Türkiye.

Hayat Maximum’da

$
0
0
Hayat Maximum'da

İş Bankası, Maximum Kart ile kullanıcılarına kültür-sanat, eğlence, spor, gezi, espor gibi birçok farklı alanda eğlenceli ve yaratıcı ayrıcalıklar sunuyor.

Günümüzde herkes artık ürün yerine ürünün aracısı olduğu deneyimin peşinde. Deneyim pazarlamasının örnek markalarından biri de Maximum Kart. 17 yıldır devam eden yolculuğunda hayatı maksimumda yaşatma vaadiyle bir alışveriş kartının ötesine geçen Maximum, kullanıcılarının günlük hayatına değer katan bir kredi kartı programı olarak farklılaşmaya devam ediyor.

Sinema Keyfi Maximum’da

Sinemanın kartı Maximum Kart yıllardır Cinemaximum’larda aralıksız sunduğu ayrıcalıklar ile müşterilerinin sinema deneyimini kolaylaştırıyor. Maximum Kart sahipleri tüm Cinemaximum’larda haftanın her günü 12:30’a kadar başlayan seanslardaki filmleri yalnızca 8 TL’ye izleyebiliyor. Ayrıca, Cinemaximum büfelerinde “2 içecek+1 büyük boy patlamış mısır”dan oluşan Maximum Menü, Maximum Kart sahiplerine %25 indirimli olarak sunuluyor.

Eğlence Mekanlarına Özel İndirimler

Maximum Kart sahipleri çeşitli eğlence mekanlarında ve restoranlarda da indirim ayrıcalıklarından yararlanıyor. Maximum Kart’a indirim sağlanan DasDas, numnum, Unter ve diğer mekanların indirim ayrıcalıklarının detaylarına maximum.com.tr’den ya da Maximum Mobil’den ulaşmak çok kolay.

Piri

Şehirlerin en iyi rehberlerin anlatımıyla keşfini sağlayan sesli yürüyüş turu uygulaması Piri, Maximum Kart ana desteğiyle Kasım 2016’da hayata geçti. Piri ile İstanbul’un hiç bilinmeyen hikayeleri Türkiye’nin en çok seyahat eden rehberi Saffet Emre Tonguç’tan dinlenebiliyor.  Ayrıca Anadolu’nun tarih, mitoloji, sanat ile harmanlanan hikayeleri Anadolu bilgesi olarak tanınan Türkolog Ali Canip Olgunlu ile keşfedilip dünyaca ünlü gurme Vedat Milor’un favori mekanları ve yemek tercihleri ise lezzet rotalarıyla dinlenebiliyor. Uygulama indirildikten sonra ister evde ister ilgili lokasyona gidip kulaklık ile şehrin keşfi başlıyor. İstanbul, Anadolu ve lezzet turları Maximum Kart’a ücretsiz sunuluyor.

İş Kültür & İş Sanat

Maximum Kart, kültür-sanat alanında da ayrıcalıklar sunuyor. Maximum Kart sahipleri, İş Kültür Yayınları mağazalarında indirim, İş Sanat’ta gösterime giren etkinliklerde ise taksitli ödeme imkanına sahip oluyor.

Maximum Gaming

Dijitalleşmenin hayatımıza getirdiği yeniliklerden birisi de teknoloji ve inovatif düşüncenin etkisini en güçlü hissettirdiği dijital eğlence ve içerik sektöründe espor oldu. Espor, gençler ve genç profesyoneller için giderek artan popülaritesiyle dijitalleşen dünyanın en sevilen trendleri arasında yer almaya başladı.

Genç kitleye dijital mecralardaki klasik reklam modelleri ile ulaşmanın artık çok zor olduğunu bilen Maximum Kart, gençlerin en çok tercih ettikleri espor deneyimine entegre olarak gençlerle olan etkileşimi artırıyor.

1907 Fenerbahçe ve Beşiktaş espor takımlarının ana destekçisi olan Maximum Kart, espor ile ilgilenen kitle ile sosyal medyada Maximum Gaming platformu üzerinden içerik pazarlaması yaparak ve onların deneyimi ile örtüşecek promosyon kampanyaları düzenleyerek etkileşim sağlıyor.

Espora özel gerçek zamanlı paylaşımlar, sponsor olunan etkinliklerden yapılan canlı yayınlar, influencer projeleri, video içerikler, bilgilendirici espor haberleri, sponsor olduğu takım oyuncularıyla gerçekleştirilen özgün içerikler, sosyal medyaya özgü yarışmalar ve Maximum Mobil’in içerisinde yer alan dijital kod marketten League of Legends RP oyun kodu hediyeli kurgular Maximum Gaming’in gençlerle olan etkileşimini artırıyor.

 

Mobilde Minimum Efor Maksimum Fayda

İş Bankası’nın satın alma deneyimini uçtan uca yaşatacak bir ekosistem bakış açısıyla tasarladığı ve bir yaşını dolduran mobil uygulaması Maximum Mobil, İş Bankası müşterileri ile birlikte diğer tüm bankaların kart müşterilerinin de hayatını kolaylaştıracak çözümler sunmaya devam ediyor.

Maximum Mobil ile kullanıcılar, zengin kampanyaların tamamını veya bulundukları lokasyona göre kişiselleştirilmiş olarak anında görüp katılabiliyor.

Maximum Mobil kullanıcıları kart harcamalarını detaylı olarak inceleyebiliyor, ihtiyaç duyduklarında anında limit artırımı yapabiliyor ve nakit avans kullanabiliyorlar. Kartlarını kaybettiklerinde kendi kontrollerinde kartı geçici olarak kullanıma kapatabiliyorlar.

Maximum Mobil uygulamasıyla kullanıcılar gerek fiziki iş yerlerinde gerekse mobil üzerinden yaptıkları alışveriş işlemlerinde ödemelerini cep telefonlarıyla hızlı, kolay ve güvenli bir şekilde yapabiliyor. Android 4.4.2 ve üzeri işletim sistemine sahip NFC uyumlu cep telefonlarıyla temassız POS özelliği bulunan iş yerlerinde cep telefonlarıyla temassız ödeme yapabiliyor. iOS kullanıcıları ise QR ile ödeme kolaylığını yaşıyor.

Maximum Mobil kullanıcıları, uygulamaya tanımladıkları kartlarıyla Türkiye genelindeki pek çok kuruma ait faturalarını da mobilden anında ödeyebiliyor.

Maximum Kart, fiziki olarak sunduğu ayrıcalıklı satın alma deneyimini mobilde de devam ettirerek müşterilerinin deneyimi kesintiye uğramayacak şekilde hızlı, kolay ve ayrıcalıklı alışveriş imkanı sunuyor.

Maximum Mobil içerisinde yer alan Petrol Ofisi Öde Geç özelliği ile Maximum Mobil kullanıcıları araçlarından inmeden ödeme yapmanın konforunu yaşıyor.

Maximum Mobil uygulaması ile kullanıcılar mevcut Yemeksepeti hesaplarına Maximum Mobil üzerinden erişip, seçtikleri semtin favori siparişlerini görebiliyor, bunlar arasından tercih ettikleri siparişin ödemesini kolayca Maximum Mobil üzerinden tamamlayabiliyor. İlave olarak kullanıcılar, Maximum Mobil üzerinden Yemeksepeti hesaplarından verdikleri geçmiş siparişlerini semt bazlı olarak görüntüleyerek, seçtikleri siparişi yineleme ve ödemesini kolayca tamamlayabilme imkanına sahip oluyor, dilerlerse Maximum Menü seçenekleri ile İş Bankası’na özel hazırlanan indirimli menülerden hızlıca sipariş verebiliyor.

Maximum Mobil kullanıcıları İş Bankası müşterisi olsun ya da olmasın Maximum Mobil üzerinden İş Bankası veya diğer bankalara ait kartları ile film, salon, seans ve koltuğunu seçerek hızlı ve kolayca Cinemaximum bileti alabiliyor ve sıra beklemeden, gişeye uğramadan doğrudan salona ulaşmanın keyfini yaşıyor.

Dijital dünyanın günlük hayatımıza kazandırdığı yeni deneyimlerden biri de oyun, film, müzik gibi dijital kodlara Maximum Mobil üzerinden hızlı ve kolayca ulaşmak. İş Bankası veya diğer bankalara ait kartlar ile kullanıcılar Maximum Mobil üzerindeki Dijital Kod Market’ten oyun ve müzik kodlarını kolayca satın alabiliyor. Maximum Mobil’in “Ödemeler” sekmesi altında yer alan Dijital Kod Market menüsünde listelenen dijital kodlar arasında Facebook oyunlarından LOL oyunlarına, Spotify üyeliklerinden Da Vinci Kids mobil eğitimlerine geniş bir yelpazede tercih yapma imkanı sunuluyor.

 

 

Bu yazı ilk olarak Campaign Türkiye’nin 77. sayısında yayımlandı.

 

The post Hayat Maximum’da appeared first on Campaign Türkiye.

Yeni mezun olan genç kadın kariyeri için klonlarıyla savaşıyor

$
0
0

Yeni mezunların gelecek kaygısı ve kariyerlerinde nasıl ilerleyeceklerine karar verme süreçleri Norveç bankası DNB’nin yeni reklam filminin temasını oluşturuyor. Reklamda üniversiteden yeni mezun olan genç kadın kariyeri için klonlarıyla savaşıyor.

Norveç’te yeni mezunlar kariyer seçiminde zorlanıyor.

Norveç’te üniversiteden mezun olan gençlerin önünde birbirinden oldukça farklı pek çok kariyer seçeneği bulunuyormuş. “Mezun olunca nasıl iş bulacağım?” değil, “Her şeyi yapabilirim, acaba hangisini tercih etsem?” gibi sorunları oluyormuş. Norveç bankası DNB, yeni mezunların yaşadığı bu ikilemi genç bir kadının farklı kariyerlere yönelen klonlarıyla savaşı üzerinden anlatıyor.

Yeni mezun olan genç kadın kariyeri için klonlarıyla savaşıyor çünkü gelecek, uğruna savaşmaya değer.

Tıp okumaya karar veren genç kadın, yansımasının sanatçı olmak istediğini görüyor. Geleceğini elde etmek için onunla savaşmaya başlamışken karşısına onlarca farklı seçenek ve her birini tercih eden onlarca farklı klon çıkıyor.

Reklam, aynı kadının farklı tercihlerde bulunmuş versiyonlarıyla tamamlanırken, “Geleceğin, uğruna savaşmaya değer” diyor ve bankanın web sitesindeki kariyer danışmanlığı hizmetine yönlendirme yapıyor.

The post Yeni mezun olan genç kadın kariyeri için klonlarıyla savaşıyor appeared first on Campaign Türkiye.

Viewing all 14599 articles
Browse latest View live