Quantcast
Channel: Campaign Türkiye
Viewing all 14555 articles
Browse latest View live

Arda Turan “Finansör” ile evlilik alışverişi yaptı

$
0
0


Türkiye Finans’ın reklam yüzü Arda Turan,  bu kez ‘Finansör’ için kamera karşısına geçti. Yeni reklam filminde Arda Turan’ı Türkiye Finans’ın ihtiyaç inansmanı ürünü ‘Finansör’ ile evlilik alışverişi yaparken izliyoruz.

Manual Effect reklam ajansının imzasını taşıyan ve yönetmenliğini Kağan Erturan’ın yaptığı reklam filmi, 27 Nisan’da yayına girdi.

Künye

Reklamveren: Türkiye Finans

Ürün: Finansör

Reklamveren Yetkilisi: Nalan Çiğdem Belgutay

Reklam Ajansı: Manual Effect

Yönetmen: Kağan Erturan

Prodüksiyon Firması: Pworks

Yapımcı: Gürdal Pehlivan

Medya Ajansı: Mindshare

PR Ajansı: Edelman


Aston Martin Türkiye, iletişim ajansını seçti

$
0
0


Lüks otomobil markası Aston Martin, Türkiye’deki kurumsal iletişim çalışmaları doğrultusunda Optima İletişim‘i tercih etti.

Aston Martin Türkiye ofisinin, tüm kurumsal iletişim çalışmaları ve medya ilişkileri Optima İletişim tarafından sürdürülecek.

 

 

Apple Watch, yeni reklam serisini yayınladı

$
0
0


Apple Watch, kullanıcı ve akıllı saat arasındaki bağı vurgulamak için bir dizi reklam serisi yayınladı.

Reklam filmlerinde, ürünün teknolojik özelliklerini vurgulamak yerine, kullanıcının günlük hayatını nasıl kolaylaştırdığı üzerine gidiliyor. Duygusal ögeler üzerinden işleyen reklam filmlerinde özlem, sevgi gibi insanı ögeler işlenerek, Apple Watch’ın her zaman kullanıcının yanında olduğu ve hayatını kolaylaştırdığı mesajı veriliyor.

Us”,” Up” ve “Rise” isimli üç reklam filminden oluşan kampanya, TBWA\Chiat\Day imzası taşıyor.

 Künye

Reklamveren: Apple

Reklam Ajansı: TBWA\Chiat\Day

Reklam Başlığı: Us, Up, Rise

Mecralar: TV, Online

 

 

 

 

Mediasummit’e internet damgasını vurdu

$
0
0


Türkiye’nin tek medya planlama ve satın alma odaklı etkinliği MediaSummit‘in ikincisi katılımcılardan büyük ilgi gördü. 2 günboyunca süren oturumlarda 29 medya ve pazarlama uzmanı ile akademisyen vizyonlarını dinleyicilerle paylaştı. Etkinliğe 44 ayrı markanın yöneticisi, 27 medya kuruluşu temsilcisi, 22 medya ajansı olmak üzere toplam 320 kişi katıldı.

Medyayı düşünenler, planlayanlar ve yönetenleri buluşturan MediaSummit 2015,bu yıl ikinci kez düzenlendi. 27-28 Nisan tarihlerinde The Marmara Otel Taksim’de gerçekleştirilen oturumlarda dünyaca ünlü 7 marka ve medya liderinin de aralarında bulunduğu 29 konuşmacı fikirlerini katılımcılarla paylaştı. Zirvede, “Pazarlama 3.0 Çağında YeniMetrikler”, “Dijital Darvinizm ve Reklamda Gelişen 4 Güç”, “Veri Gazeteciliği”, “Medya Tüketim Alışkanlıklarında Dönüşüm”, “Ücretli Medya & Kazanılan Medya”, “Sözde Değil, Özde Dijital Dönüşüm”, “TV Öldü mü?”, “Yaşasın Yerliler”, “Medya Tüketim Alışkanlıklarında Dönüşüm”, “Pervasive Web”, “Radyo Reklam Pazarı” gibi konular ele alındı. Alpay Alptekin‘in moderatörlüğünü, Savaş Karakaş‘ın ise sunuculuğunu yaptığı MedyaSummit 2015’te, çok katılımlı oturumlar da dikkat çekiciydi.

Reklamcılık Vakfı adına MediaSummit 2015′in açılış konuşmasını yapan Lize Karaboğa; “MediaSummit’in alanında ilk ve tek medya zirvesi olmasından, bu zirveye destek vermekten son derece mutlu olduklarını” belirtti. Karaboğa, “Media Summit artık gelenekselleşen bir organizasyon oldu.  Bu yıl daha çok katılımcı ile daha geniş bir kitleye hitap etmeye ve daha fazla başlığa odaklandık.  Önümüzdeki yıl için başarı ve beklenti çıtamız daha da yükseldi” dedi.

MediaSummit 2015’te konuşan RTÜK Başkanı Prof. Dr. Davut Dursun; yayıncıları, reklamcıları ve reklamverenleri yakından ilgilendiren medya ölçümleri konusuna değindi. Dursun, “izlenme/dinlenme ölçümlerindeki geçmişte yaşanan sorunların, ölçümü yaptıran platformun gerçek veya tüzel kişiliğinin bulunmaması, kırsal Türkiye’nin kapsanmaması, yayıncıların eksik temsili olduğunu” belirtti. 2010-2014 yılları arasındaki reklam yatırımları hakkında bilgiveren Dursun, 2010-2014 toplam reklam yatırımlarının %64, TV reklam yatırımlarının %51, radyo reklam yatırımlarının ise %32 oranında arttığını söyledi.

Dursun şöyle devam etti: “İzlenme ve dinleme oranı ölçümü, görsel işitsel sektörün en hayati konusudur. Görsel işitsel tekelin devam ettiği 1990’lı yıllara kadar ölçümde bir sorun ve rekabet yoktu. Ticari televizyon ve radyonun gündeme gelmesiyle birlikte reklamlar yeni ölçümü gündeme taşımış oldu. Yayıncıların ayakta durmak için reklam almaları gerek. Yoksa ay başında 400-500 kişiye yatırım yapmaları mümkün değil.”

Etkinliğin en ilginç konuşmacılarından tiyatrocu, poker oyuncusu, medyacı Caspar Berry, iş hayatında daha başarılı olmak için iyi hesaplanmış risklerin neden alınması gerektiğini anlatan konuşmasında korku ve başarısızlık duygusunun bizleri daha ileriye taşımak için birer engel olduğunu söyledi.  Berry, “Kazanmak için kaybedebilecek deneyler yapmaya hazır olmalıyız. Uzun sürede başarılı olmak için kısa sürede kaybetmeyi göze almak lazım. Şunu unutmamak gerekir ki; işinize yaramayan fikirler kabul edilebilir hatalar olarak geçecek tarihinize”  diye konuştu.

Özyeğin Üniversitesi’nden Doç. Dr. Tolga Akçura, “Pazarlama 3.0 Çağında Yeni Metrikler” adlı oturumdaki konuşmasında sosyalmedyanın pazarlamaya olan etkisinden bahsetti. Akçura, “Pazarlama gözlerinizin önünde değişmekte.  Sosyalmedyayla gördükki müşteriler markayı istediği yöne çekip markaların satışlarını etkileyebiliyorlar. Dünya hızlı değişmekte. Mobil buna başlı başına bir örnek. Artık teknolojiler, çantalar, kıyafetler, ayakkabılara kıllanıyor. Taşınabilir giyinebilir cihazların çağındayız. Dijital ve sosyal dünya pazarlamayı yeniden yapılandırdı” dedi.

İlk günkü oturumda konuşan pazarlamacı ve Instagram fenomeni Nilgün Bodur içeriğe vurgu yaptı ve markalara seslendi: “Ünlüye yatırım yapmadan önce içeriğinizi sağlamlaştırın. Takipçiyi sadık, trafiği sürekli tutmak için tekrara düşmeyen, otantik içerikler yaratın. İnsanlar öğretilmeye değil, keşfetmeye değer veriyorlar.  Sosyal medyadaki takipçi sayısı önemli değil. İçeriği doğru bir şekilde sunamıyorsanız kimse sizi takip etmez. Markayı pazarlamak için yanlış mecralara trafik verirseniz doğru sonucu bulamazsınız.”

Büyüyerek başarıya ulaşmak için dijitalleşmenin önemine vurgu yapan Bijan White ise şunları söyledi: “İnternete bağlı nesne sayısı (tablet, telefon, dizüstü bilgisayarlar etc.) bugün yaklaşık olarak 15 milyar ve dünyada 4,5 milyar kullanıcı var. Dünya nüfusunu düşündüğümüzde bu muazzam bir rakam. Dijitalleşme bu anlamda çokönemli, programatik medya tam da bunun ortasında kalıyor. 2014 yılında programatik medyaya 25,5 milyar sterlin harcandı. Bu, global reklam sektörünü etkileyen bir durum. Programatik medya alanında Türkiye de hızla büyüyor ve iyi örnekler oluşmaya başladı.”Programatikmedya’nınfaydalarınıngelişmiş hedefleme, gerçek zamanlı hamle, düşen maliyetler, daha iyi içgörü, kişiselleştirme ve daha iyi yaratıcılık olduğunu vurgulayan White, “ajansların programatik medyayla ömürlerinin daha uzun olacağını” belirtti.

Daha önce BBC ve The Guardian gibi uluslararası medya gruplarında çalışan Kevin Anderson, tüm dünyada yeni kuruluşların fark yaratmak ve hedef kitlelerin dikkatini çekmek için veri haberciliği ve bunun bir yan ürünü olan görsel haberciliğe yöneldiklerini vurguladı. İnternetin kullanımıyla birlikte çok fazla veri ve bilginin hayatımıza girdiğini belirten Anderson, şöyle devam etti: “İçerik artık nadir bulunan bir meta değil. Sonsuz seçeneğiniz var. Gazeteci olarak pazarlamacılar ve reklamcılar için nasıl fark yaratacaksınız, işte veri haberciliği bu noktada devreye giriyor. Yapılan bir araştırmaya göre gazete okurken geçirdiğimiz süre ortalama 8-12 dakika iken sosyal medya üzerinde özellikle facebook’ta bu süre 7,5 saate çıkıyor. Buna karşı bir rekabet içerisindeyiz.”

Çok ekranlı dünyada medya planlanmasının nasıl yapılacağına dair bilgiler veren George Saliaris Fasseas, artık dijital diye bir şeyin olmadığını ve her şeyin dijital olduğunu vurguladı. Mobilin 5 senede en büyük mecra olabileceğinin altını çizen Fasseas; “ Programatik TV yeni bir kavram. Türkiye için şöyle bir örnek vermek istiyorum. Ulan İstanbul dizisini TV’de 500.000 kişi izliyordu. 34. bölüm online yayınlandı ve 1.500.000 kişinin izlediğini gördük. İnternetteki reytingler TV’yi geçti. Bu demek oluyor ki; programtik TV Türkiye’de de günden güne iyileşiyor ve gelişiyor. Türkiye için bir diğer çarpıcı sonuç ise şu; nüfusun %52’si sosyal medya kullanıyor. 2014 rakamlarına baktığımız zaman Türkiye’de 24 milyon kişi Facebook’a giriş yapmış. Daha da ilginç olanı ise 19 milyon kişinin mobilden giriyor olması. Şok edici gerçek şu; aylık olarak aktif kullanıcıların %65’i her gün giriş yapıyor. Bunu medya planlarınızda nasıl kullanabilirsiniz düşünün. Yeterince değişime hızlı ayak uydurabiliyor muyuz?, rakiplerden farklılaşabiliyor muyuz?  bu soruların cevapları bizim için çok önemli” dedi.

Kullanımı hızla yayılan webin günümüzdeki yansımalarını açıklayan Tom Goodwin ise; dijital alanlar ve fiziksel alanların iç içe geçtiğini, internetin her yerde olduğunu ve ‘hava gibi bir hal’ aldığını söyledi. İçeriğin önemini vurgulayan Goodwin; bağlamın, kişiselleştirme, otomatikleştirme ve kişiselleştirilmiş internetin her şeyden daha önemli olduğunu belirtti. Teknolojinin, problemi bulmak için değil çözmek için olması gerektiğinin altını çizen Goodwin, mobil araçların etrafımızdaki her şeyin çıkış noktası olacağını ve ekranların hayatımızın her yerinde olacağını söyledi.

Radyocu Mehmet Akbay ise radyo sorunlarına değinerek;  “Radyo dinleyicinin dostudur, özgür ve temiz bir mecrayız. Radyo planlamasında daha objektif, çeşitlilik içeren bir yapı kurulması gerekiyor” dedi.

 

 

 

Audi’den aksiyon tadında reklam filmi

$
0
0


Event Horizon’un yönetmeni Paul W. S. Anderson, Audi‘nin S Line modelinin tanıtımı için silahlı soygun temalı bir film çekti.

Filmde soyguncular, helikopter aracılığıyla Audi otomobilleri taşıyan bir tırdan S Line model Audi’leri çalmaya çalışıyorlar. Kampanya, Thjnk Berlin imzalı.

Künye

Reklamveren: Audi

Reklam ajansı: Thjnk Berlin

Yönetmen: Paul W. S. Anderson

Yapımcı: Boris Schepker, Anna Schmidt, Sarah Crompton

Jr. Editör: Bled Bijupi

Müzik: Felt London

Ses: Chris Southwell

Tasarım: Lloyd Francis

Vespa dijital ajansını seçti

$
0
0


Salt İletişim Grup, müşteri portföyüne bir markayı daha dahil etti. Bünyesinde, Vespa ile yarış motorları Piaggio, Moto Guzzi, Aprilia’yı bulunduran Ferco Motor, dijital alandaki tüm iletişim faaliyetleri için Salt Digital’i tercih etti.

 

Dans ederken kıyafetlerinizi korumayı öğrenebilirsiniz

$
0
0


Unilever markalarından biri olan ve Fransa, İspanya ve Güney Afrika pazarlarında satışı yapılan deterjan markası Skip için yeni bir relansman filmi hazırlandı.

Bartle Bogle Hegarty London imzası taşıyan interaktif reklam filminde Janelle Monáe’nın Tightrope şarkısı eşliğinde dans eden kadınları izliyoruz. Videoya yerleştirilen buton sayesinde dansın akışını bozmadan kadınların kıyafetlerini değiştirmek mümkün oluyor ve kıyafetler değiştirildikçe de kadınların giydikleri kıyafetlerin kumaşlarının ve renklerinin nasıl korunabileceğini anlatan bir ayrı bir buton yer alıyor.

TV ve sinema reklamı olarak hazırlanan reklam filmi dünyadan önce ilk olarak Arjantin’de yayına girdi ve insanlara filmin online versiyonu olduğu bilgisi de verildi.

İnteraktif filmi izlemek için tıklayınız.

Künye:

Reklamveren Unilever

Marka Skip deterjan

Marka Temsilcileri Stuart Edmunds, Valentina Ciobanu

Reklam Ajansı Bartle Bogle Hegarty London

Yaratıcı Ekip Simon Pearse, Emmanuel Saint M’Leux

Kreatif Direktörler Carl Broadhurst, Peter Reid

Stratejist Sarah Rabia

Strateji Direktörü Kirsty Saddler Heather Alderson

Yapım Şirketi Blink

Yönetmen Luis Cerveró

Yapımcı Sam Levene

DoP Alexis Zabé

VFX Süpervizor Peter Hodsman

Post-prodüksiyon The Mill

Düzenleme Sam Sneade – Speade

Müzik Şirketi Big Sync

İnteraktif Yapımcı Kate Sutherland

İnteraktif Yapım Şirketi BBH Build

 

Kadınlar eğlenmenin sırrını “Eyvah Teyzeler” ile buldu

$
0
0


Sesli Harfler ve Teremyağ’ın iş birliği ile gerçekleşen “Eyvah Teyzeler” adlı dijital oyun, kadınların yeni eğlencesi oldu. Gelin-kayınvalide ilişkisine gönderme yapan ve oynandığı ilk günden itibaren yaklaşık 160 bin ziyaretçi sayısına ulaşan oyun ile birlikte katılımcılar, sürpriz hediyeler kazanma şansı yakalıyor. Sesli Harfler, uzun yıllardır çalıştığı markası Teremyağ için “Eyvah Teyzeler” oyununu hayata geçirdi.

Teremyağ, reklam ajansı Sesli Harfler ile birlikte bir uygulamaya imza attı. Hem mobilden hem de bilgisayardan oynanabilen oyun, katılımcılar tarafından ilgiyle karşılandı. İlk haftasında yaklaşık 160 bin ziyaretçi sayısına ulaşan oyunda, katılımcılar ortalama 3 dakika vakit geçiriyor.

Üç aşamadan oluşan oyunda meraklı teyzeler, gelini pişireceği lezzetli yemekler için gerekli olan malzemelerin tamamını toplamadan yakalayıp onun lezzet sırrını öğrenmeye çalışır. Gelin ise mutfaktaki tüm malzemeleri meraklı teyzelere yakalanmadan toplamak için canla başla koşturur. Malzemelerin arasında ara ara Teremyağ görünür, gelin 5 saniye içerisinde bu sırrı alabilirse teyzeleri yavaşlatır ve malzemelerini rahat rahat toplar. Gelinin teyzelere yakalanma ihtimaline karşı üç hakkı vardır. Oyunun 3 aşamasını da başarı ile bitiren katılımcılar, bilgilerini doldurur ve çekiliş haklarını kazanarak her hafta sürpriz hediye fırsatı elde eder. Katılımcılar, Facebook arkadaş listelerindeki kişileri oyuna davet ederek ayrıca çekiliş hakkı da kazanabilirler. Bu yarışma kurgusu ile her hafta 5 kişi sürpriz hediyeler kazanmaktadır.

 

 


Cannes Lions, Glass Lion jürisini açıkladı

$
0
0


İlk kez düzenlenen Glass Lion’un 9 kişilik jürisi Cannes Lions tarafından anons edildi. Leanin.org’un destekleriyle lansmanı yapılan ödül, kadın-erkek konusundaki klişeleri paramparça eden ve cinsiyetçi önyargıları kıran işleri göz önüne çıkarıyor.

Açıklanan jüri üyeleri ise şöyle:

ABD

Cindy Gallop, IfWeRanTheWorld/MakeLoveNotPorn Kurucusu (Jüri Başkanı)

Brezilya

Marcello Serpa, AlmapBBDO Yönetim Kurulu İkinci Başkanı

Fransa

Catherine Emprin, BETC Pazarlama Direktörü

Hindistan

Tista Sen, J. Walter Thompson Ulusal Kreatif Direktörü ve Yardımcı Başkanı

Birleşik Krallık

Laura Jordan Bambach, Mr President Kreatif Üyesi

Nick Bailey, Isobar Kreatif Direktörü

ABD

Susan Credle, Leo Burnett Kreatif Direktörü

Gail Heimann, Weber Shandwick Başkanı

Jennifer Siebel Newsom, The Representation Project Kurucusu

Elizabeth Nyamayaro, UN Women, Head @HeForShe Campaign Baş Danışmanı

Jüri atamalarını yorumlayan Lions Festivalleri CEO’su Philip Thomas; ödülün -ve böylece sektörün- geleceğini şekillendirmeye vesile olacaklarını söyledi: “Pazarlamanın bilfiil kültürü etkilediğini düşünüyoruz ve Glass Lion bunun üzerinde olumlu bir tesiri olan bağlılığımızın bir parçasıdır. Yeni bir Lion’ın başlangıcı, her iki kategoriyi de belirleme ve iletişim manzarasının nasıl görünmesi gerektiği konusundaki umutlarımızın bir fırsatıdır.”

Ayrıca Jüri Başkanı Cindy Gallop, ödülün sektördeki değişimleri bilfiil şekillendirmek konusundaki önemi bakımından stres altında. “Her ülkeden ümitsizce Glass Lion’u kazanmak isteyen her bir yaratıcı kimseyi istiyorum” diyen Gallop, çünkü ödülü kazanan çalışmanının sektördeki Yeni Yaratıcılığın ve sosyokültürel değişimin altın standardını temsil edeceğini söyledi.

Isobar CEO’su ve Kreatif Direktörü Nick Bailey de buna katılıyor ve aynı zamanda jürinin küresel, çok disiplinli bakış açısının çalışmaların nasıl değerlendirileceği konusunda rol oynayacağını ekliyor: “Reklam sektöründe tek bir cinsiyet ve tek bir bakış açısının aşırı temsil edildiği bir sır değil. Glass Lion ise gerçekten de sadece belirli bir azınlığı görmek yerine, dünyaya ayna tutacak çalışmaları öne çıkartarak bunu düzeltmeye çalışıyor.”

21 – 24 Haziran 2015 tarihleri arasında düzenlenecek olan Glass Lion hakkında daha ayrıntılı bilgilere buradan ulaşabilirsiniz.

 

Survivor All Star zirve yolculuğuna devam ediyor

$
0
0


Somera‘nın belirlediği sosyal medya rating sıralamasında, 29 Nisan‘da da birinci sırada yarışmacılar hakkındaki yorumlarla ve yarışmalarla adından sıkça bahsettiren Survivor All Star bulunuyor.

Survivor All Star, Serenay’ın ağlaması, Serenay’a Hakan’ın sahip çıkması, Pascal’ın Serenay’ın taklidini yaparak eleştiri alması, Anıl’ın rahatsızlığından sonra ilk defa oyun oynaması gibi olaylarla adından sıkça bahsetttirerek günün en çok konuşulan yapımı olmayı başardı (Somera rating: 31,10).

Poyraz Karayel, Poyraz’ın eski eşi Begüm’ün geri dönmesi, Poyraz ile Ayşegül ve Sefer ile Sema’nın öpüşmeleriyle çok konuşularak günün en çok konuşulan 2.yapımı oldu (Somera rating: 14,03).

Diriliş “Ertuğrul” , #beylikzamanı hashtagiyle ve heyecanlı sahneleriyle çok konuşulmayı başararak, 8,96 Somera Ratingiyle günün en çok konuşulan 3.yapımı oldu.

 

 

 

Hepsiburada.com’dan Anneler Günü için reklam filmi

$
0
0


Hepsiburada.com, Anneler Günü için özel olarak hazırladığı yeni reklam filminde, gerçek hayattan anneleri ve çocuklarını buluşturdu. Annelerine en güzel hediyeyi almak isteyen çocuklar ile “Hiçbir şey almasını istemem” diyen anneler kamera karşısına geçtiler.

“Anneler Ne İster?” adlı yeni reklam filmi serisi, hediye kavramı üzerinden annelerin fedakarlıklarını vurgularken, izleyiciler reklam filmlerinde anneler ve çocukların sohbetlerine tanıklık ediyor. Annesinin hangi hediyeyi isteyeceği sorulan Berat Dimdik, “Ütü ister bence” diyor. Annesi Neriman Dimdik’e “Siz ne istersiniz?” diye sorulduğunda ise “Hiçbir şey istemem, sen bana sevdiğim insanın çok büyük bir emanetisin. Canım oğlum” karşılığını veriyor.

Serinin diğer filminde Merve Karaca “Annem bence parfüm ister” derken, annesi Mine Karaca ise “Hiçbir şey istemiyorum. Senin kokun yeter bana” diyerek kızına sarılıyor. Anne ve kızı arasında geçen bu içten diyalog, izleyenleri hem duygulandırıyor hem de gülümsetiyor.

Alametifarika imzasını taşıyan reklam filminin yönetmenliğini ise Can Çelikbilek-Ali Yorgancıoğlu ikilisi üstlenmiş.

Künye

Reklamveren: Hepsiburada.com

Reklamveren Temsilcisi: Özgür Doğan, Ayça Özdem, Buket Kayalar, Azerhan Doğan

Reklam Ajansı: Alametifarika

Yönetici Kreatif Direktörler: Emrah Karpuzcu, Kenan Ünsal

Kreatif Ekip Liderleri: Ozan Özüm Özbey, Handan Tepe

Yaratıcı Grup: Serhat Bayram, Can Dağlı, Leman Köksal, Çağlar Bey Stratejik

Planlama: İdil Aydoğdu, Serra Akyel, Ufuk Saygın, Emir Kutlu

Marka Direktörü: Başak Sarıoğlu

Ajans Prodüksiyon Direktörü: Sertuğ Alptekin

Ajans Prodüksiyon Takım Lideri: Berkay Tahmaz

Ajans Prodüktörü: Teğin Polat

Prodüksiyon Şirketi: DCC

Prodüktör: Ömer Abra

Yönetmen: Can Çelikbilek & Ali Yorgancıoğlu

Post Prodüksiyon: Filimişleri

Media Markt’tan yeni dijital video: Harbici dost

$
0
0


Elektronik market zinciri Media Markt, reklam kampanyasının dijital projelerine “Harbici Dost” filmi ile devam ediyor.

Media Markt’ın Bir Dost karakterini canlandıran Emre Karayel bu sefer, “Harbici Dost” olarak izleyicinin karşısına çıkıyor. Harbici Dost, bu filmde eski elektronik ürünlerle vedalaşma vaktinin geldiğini, kılıktan kılığa girerek anlatıyor. Wanda Digital‘in hazırladığı film, 60 kişilik ekiple 15 saatte tamamlandı.

Künye

Reklamveren: Media Markt Türkiye

Reklamveren Yetkilileri: Nurçin Koçoğlu, Çağanur Atay Uçtu, Ömer Kurukaya, Sinem Öztürk

Müşteri İlişkileri Supervizörü: Beste Yazman

Reklam Ajansı: Wanda Digital

Kreatif Direktör: Enis Baruh

Yaratıcı Ekip: Armağan Ükünç, Alican Düzen

Yapım Şirketi: GoGo Project

Yapımcı: Güneş Zahid

Yönetmen: Cem Adıyaman

Müzik: Güntaç Özdemir – Sertaç Özgümüş

New York Festivals’ta Türkiye’den 10 finalist

$
0
0


Birçok farklı kategori ve mecradan yaratıcı işleri “World’s Best Work” diyerek, 1957’den bu yana ödüllendiren New York Festivals’ın finalistleri açıklandı.

16 kategorinin yer aldığı ödüllerde Türkiye’den de dijital, film, açıkhava, radyo, halkla ve medyayla ilişkiler ve tasarım olmak üzere 6 kategoride 10 farklı iş ödül almak için yarışacak.

Sonuçlar, 21 Mayıs’ta Jazz at Lincoln Center’da gerçekleşecek törende belli olacak.

Kategoriler ve ödül alan işlerse şöyle:

1. Samsung – Duyan Eller, Leo Burnett İstanbul

Kategori

Digital: Video

Film: Commercial & Professional Public Services

2. Radikal – Silinen Haberler, TBWA\İstanbul

Kategori

Digital: Publications & Media

3. Vodafone – Kırmızı Işık Aplikasyonu, Y&R Team Red İstanbul

Kategori

Digital: Mobil

4. Mobotix Güvenlik Sistemleri – No Entrance, TBWA\İstanbul

Kategori

Film: Home Appliances & Furnishings

5. İşbank Online Bankacılık – Stock Exchange, Tribal Worldwide Istanbul

Kategori

Film: Financial & Investment Services

6. Land Rover – Topographic Calender, TBWA\İstanbul

Kategori

Design: Calender

7. Kanukte Flower & Event – Hide The Guilt, TBWA\İstanbul

Kategori

Design: Posters

8. TOTAL – Signboards, Havas Worldwide

Kategori

Outdoor: Ambient

9. CUMHURİYET Newspaper – MIWITTER (SCHMITTER), Concept (Independent)

Kategori

Public & Media Relations: Media Relations

10. Akbank – International Money Transfer, TBWA\İstanbul

Kategori

Radio: Financial & Investment Services

 

 

Hem komik hem duygusal hem viral kampanya

$
0
0


Kipa, Anneler Günü’nü sıradışı bir reklam filmiyle kutluyor. Hazırlanan kısa video ve #AnneminİçindekiÇocuk hashtag’iyle yapılan kampanya özellikle sosyal medyada çok konuşuldu.

Reklam filminde, Kipa ekibi ile iş birliği yapan anneler, çocuklarını 5 dakika içerisinde hiç beklenmedik ürünleri Anneler Günü hediyesi olarak kendilerine almaları için ikna etmeye çalışıyorlar.

Künye

Ajans: FCBArtgroup

Kreatif Direktör: Yavuzhan Gel

Reklam Yazarı: Pınar Cingöz

Art Direktör: Cem Haşimi

Müşteri Direktörü: Ceren Çubukçu

Müşteri Temsilcisi: Melda Sarıkaya

Reklamveren: Kipa

Reklamveren Yetkilileri: Ali Öztekin, Melis Dalgıç, Damla Yıldız, Iraz Yoğurtçu

Prodüksiyon Şirketi: Neverland

Sosyal Medya Ajansı: YouthMedia

 

 

Hayalimiz boş yol, hayatımız dur-kalk

$
0
0


Trafikteki dur-kalklardan hepimiz muzdaribiz. Trafikte çektiğimiz sıkıntılara henüz bir çözümü yok ama Castrol bir kampanyayla hem tanıtım yapıyor hem de farkındalık yaratıyor.

Castrol, sürücülerin trafikteki en büyük sıkıntılarından biri olan dur-kalklarda yaşanan motor aşınmalarına karşı Magnatec Stop-Start motor yağını üretti. “Hayatımız Dur-Kalk” sloganıyla yapılan kampanyanın marka yüzleri olarak seçilen Saffet Üçüncü ve Burcu Esmersoy da Castrol aracının içinde İstanbul trafiğinde kaç dur-kalk yapıldığını hesapladılar ve bu anlar videoya çekilerek, motor yağı konusunda insanlar bilinçlendirilmeye çalışıldı.

Kampanyayla ilgili kampanyanın yüzlerinden televizyon sunucusu Saffet Üçüncü, Castrol Türkiye ve Orta Asya Pazarlama Müdürü Aslı Yetkin Karagül, Castrol Binek Araçlar ve Motosiklet Yağları Pazarlama Müdürü Emre Ilgaz ve Castrol Binek Araçlar ve Motosiklet Yağları Pazarlama Uzmanı Sercan Atılgan’la konuşup merak ettiklerimizi sorduk.

Yiğit Can Kaytmaz Proje nasıl başladı? Çıkış noktanız neydi?

Aslı Yetkin Karagül Her şeyden önce global teknolojinin dur-kalk trafiğin sebep olduğu aşınmalara karşı geliştirdiği çok güzel bir ürüne sahiptik. Değerlendirdiğimiz bazı global fikirler de vardı. Ama esasında dur-kalk trafiği Türkiye’de canımızı sıkan bir konu olduğu için, bizim için önemi daha farklıydı. Keza bu ürün çıkarken, global olarak 50 şehrin trafiklerinin esas alındığı paralel bir çalışma daha yapıldı. O çalışmanın sonuçlarında İstanbul geçtiğimiz yıl birinci sıradaydı. Bu sene ise araştırma 78 şehre çıkartıldı ve birinciliği Cakarta’ya kaptırdık. Ama bu, İstanbul trafiğinin rahatladığı anlamına gelmiyor tabii, aksine çok daha zorlaştı. Bir sene içerisinde 1320 dur-kalk artışı var. Bu yaklaşık 10 günlük bir dur-kalk artışına denk geliyor. Tabii bu sadece İstanbul’un değil tüm metropollerin sorunu. Keza bizim ilk ürün lansmanımız da Ankara’da oldu.

Biz kendi dur-kalklarımızı ise şehir içinde ölçtük. Saffet Üçüncü ve Burcu Esmersoy’un çektiği bölümler de bunun bir uygulamasıydı. Böylece dur-kalkların günlük hayat içerisinde nasıl yer aldığına bakma fırsatımız oldu. İşten eve gelmenin, çocuğu okuldan almanın ya da hafta sonu Ortaköy’e brunch’a gitmenin kaç dur-kalk ettiğini hesapladık. Kampanyanın en hoşumuza giden tarafıysa yeni bir dil geliştirmemiz oldu. Hani hep deriz ya, “Bugün Bostancı’dan Maslak’a 3 saatte gittim” diye; artık bu kampanya sayesinde bir yerden bir yere kaç dur-kalkla gittiğimizi de biliyoruz. Hayatımızda yeni bir ölçü birimi oldu.

Diğer yandan negatif bir konu hakkında iletişim yapmak zor bir şeydir. O yüzden fikri de biraz nötrleştirmek istedik. Yoksa meramımızı her şekilde anlatabilirdik. Trafiğin ne kadar çileli bir şey olduğunu öne çıkartarak da gerçek dışı bir şekilde trafiğin tadını çıkartmayı öğütleyerek de anlatmamız mümkündü. Biz ise bu iki anlatım tarzının tam ortasında durmayı seçtik ve durumu kabullenerek, dilimizi nötrleştirdik. “Hayatımız dur-kalk” diye düşündük, kampanyanın adı da buradan geldi. Bunun karşılığında da araçların yaşadığı sorunlara karşı motoru koruyan “Magnatec Stop-Start” ürünüyle hayatın içine girerek hikayeyi anlatmaya başladık.

Kritik olan başka bir konu daha vardı. Takdir edersiniz ki, madeni yağ insanların çok fazla aklında olan, insanların satın almayı düşündüğü bir ürün değil. Çok da karmaşık bir kategori. Bunu şu yüzden söylüyorum, 15-20 yıl kadar önce 3-5 tane ürün bütün araçlarda kullanılırken şu anda 20-25 tane ürün var. Dolayısıyla tanıtımını yapmaya çalıştığımız ürünün kimsenin günlük yaşantısında önemli yer tutan bir ürün olmadığını biliyorduk, bu yüzden günlük dille konuşarak ürünü günlük hayata sokmayı amaçladık.

Yiğit Can Kaytmaz Ve herhalde daha sonra Saffet Bey devreye girdi.

Saffet Üçüncü Aynen öyle. Bu ürün benim için mühendislik açısından çok önemli bir değişim. Her şeyin olduğu gibi motorlu taşıtların da kullanım şartları var. Mühendisler bunu tasarlarken normalde otomobilin yürüdüğü zamanki hâlini düşünüyorlar. Dolayısıyla burada en önemli şey ölçüm aşaması. Örneğin İstanbul’da araba kullanıyorsanız, çok durup kalkmaya hazırlıklı olmalısınız. Ama bu kadar işin içinde olmama rağmen ben bile bu kadar durup kalktığımızı bilmiyormuşum. O gün Burcu Hanım’la Yeniköy’den Taksim’e yola çıktığımızda biraz da bol söyleyeyim deyip 140 civarında dur-kalk yaptığımızı tahmin ettim, daha yolun yarısında 200’ü geçmiştik.

Global anlamda düşünmek gerekirse, bu ölçümler yalnızca kullanıcı açısından değil imalatçı için de çok önemli. Niye? Şu an dünyada 18.000’in üzerinde dur-kalkı olan birçok şehir var. Bunlardan birincisi 33.500 dur-kalkla Cakarta, arkasından da 32.240’la İstanbul geliyor. Yani bu şu demek oluyor, İstanbul’da bir otomobili 100 saat kullanıyorsanız, bunun 30-35 saati rölantide geçiyor. Dolayısıyla bu şehirlerde otomobiller çok farklı şartlarda kullanılıyor. Fakat imalatçılar bu otomobilleri rölantide kullanılacak diye yapmıyorlar. Aynı şekilde lastik, yağ üreticileri de bunu düşünmüyor. Ama Castrol, kullanım şartlarının çok radikal bir şekilde değişmesinden dolayı otomotiv sektörüne destek olacak bir ürün üretti.

Rölantide çalışan otomobil, esasında çok dengesizdir. Motorun aşınmasına neden olur. Castrol Magnatec Stop-Start yağı buna karşı yapıldı. Yağın birbiriyle karşılıklı çalışan yüzeylerde moleküler yapısını sağlamlaştırıyor veya bozulan yerleri bir an önce tamir ediyor. Bu çok önemli bir şey; çünkü motorun aşınmasını azaltıyor. Bu ne demek? Sürtünmenin azalması demek. Bu da dur-kalkta salınan karbondioksitin ve diğer emisyonların azalması demek.

Fakat bu konudaki farkındalığımız ne yazık ki çok değil. Örneğin ben Sydney’de bütün billboardlarda Castrol Magnatec Stop-Start’ın reklamlarını gördüm. Oysa Sydney’de dur-kalk ortalaması 18.000 bile değil. Biz bunun iki katıyız.

Yiğit Can Kaytmaz Kampanyada hangi mecraları kullandınız?

Aslı Yetkin Karagül Birkaç mecra kullandık; ama her şeyden önce ürünümüzü müşterilerimize tanıttık. Çünkü bizim kampanyamızda en çok anlatan kişiler müşterilerimiz, yani ustalarımız. O yüzden ilk önce Kasım ayında Ankara’da büyük bir tanıtım kampanyası yaptık. İşin ikinci önemli ayağıysa PR’dı. Az önce Saffet Bey de çok güzel bir şekilde ifade etti, Sydney’in yaklaşık iki katı bir dur-kalk sayısı olmasına rağmen bu konudaki farkındalık yeterli düzeyde değil. Bu sıkıntıyı aşabilmek için basın da ürünümüze gerçekten çok yer verdi.

Kampanyanın tasarımı problemi ve çözümünü anlatmak üzerine kurulmuş durumda. Bir diğer ayağı da bu yüzden televizyon oldu. Saffet Bey’in 0’dan 100’e programında 4 bölümden oluşan ve trafikte dur-kalk hesaplamalarını gösteren bir çalışma yaptık. Bunu sosyal medya mecralarında da paylaştık. Aynı zamanda aracımız Anadolu’daki şehirlere de gitti. Oralarda yerel radyolar aracılığıyla sesimizi duyurma fırsatı bulduk.

Hedef kitlemiz aracına sevgiyle bağlı, onu korumak isteyen, ailesinin bir bireyi gibi gören ve sadece bugün için değil uzun vadeli bir yatırım olarak bakan, yaş ortalaması 35-40 olan insanlardı. Bu yüzden onların da gençliklerinden hatırladıkları Çelik’in “Ateşteyim” şarkısını sözlerini değiştirerek kampanyanın jingle’ı olarak kullandık, içeriğe de çok uydu. Sosyal medyada yaptığımız kampanyalar içerisinde de yayınladığımız ilk kampanya buydu. Tüketicilerimizden trafikte kendi yaşadıkları hikayeleri şarkıya replik haline getirmelerini istedik.

Bunların dışında bir basın reklamı vermediğimizi de söyleyebiliriz, daha çok advertorial tadında bir çalışma oldu. İki katlı bir outdoor çalışması yaptık. Globalin de desteğiyle bizim “Koruma Akademisi” adını verip geliştirdiğimiz bilgilendirmeye yönelik bir içeriğimiz de var.

Yiğit Can Kaytmaz Markalar artık daha tüketiciye değer katan bir yaklaşımla hareket etmeye özen gösteriyorlar. “Koruma Akademisi” de bu bağlamda değerlendirebileceğimiz bir oluşum herhalde değil mi?

Aslı Yetkin Karagül Türkiye’de çok ciddi bir araç değişimi bulunuyor. 12.5 milyon kadar ticari ve binek araç parkı var. Bunun neredeyse yarısı her sene el değiştiriyor. İnsanlar ilk kez bir araba markasını kullanıyor ya da ilk kez bir araba alıyor da olabiliyorlar, zira çok genç bir nüfusumuz var. Esasında araba bakımı hakkında da pek bir fikirleri yok.

Yaptığımız araştırmalarda bakım deyince akıllara ilk olarak arabayı yıkamanın geldiğini gördük. Motor yağı ise değiştirmek zorunda kalmadıkça kimsenin aklına gelmiyor. Motoru korumanın ne demek olduğu bilinmiyor, bununla ilgili bir kaynak da yok. Biz bu yönde de bir değer katmak istedik.

Yiğit Can Kaytmaz Castrol aracının İstanbul dışında diğer illerde de dolaştığını söylemiştiniz değil mi?

Emre Ilgaz Öyle evet. Biz bu kampanyada sadece İstanbul’u esas almadık, Türkiye’nin diğer şehirlerinde de sürücülerin 18.000’in üstünde dur-kalk yaptıklarını bildiğimiz için aracımızı Anadolu’ya gönderdik. Geçtiğimiz hafta üç gün Bursa’daydı, daha sonra yine üç günlüğüne İzmir’e geçti, şu an Antalya’da, oradan Ankara’ya gidip bir hafta kalacak ve yeniden İstanbul’a dönecek.

Yiğit Can Kaytmaz Peki oralardaki veriler nasıl? Dur-kalk sayısı olarak İstanbul’la kıyaslanamaz herhalde?

Emre Ilgaz Bu araştırma dünyada 78 şehirde yapılıyor, Türkiye’dense İstanbul’la birlikte Ankara’da yapılıyor. Ankara’da da yine yaklaşık 18.000 seviyesinde ciddi bir dur-kalk sayısı bulunuyor.

Yiğit Can Kaytmaz O zaman gelecekte arabaların iç tasarımlarının değişeceğini bekleyebiliriz değil mi?

Saffet Üçüncü Kesinlikle. Zaten şu anda da bu değişimler oluyor. Castrol Magnatec Stop-Start ile birebir ilişkili olan çok net bir örnek vereyim. Şu anda Elektronik Trafik Desteği diye piyasada anormal yatırım yapılmış bir sistem var. Trafiğe girdiğinizde kontrol düğmesine basıyorsunuz, önünüzdeki mesafeyi tanımlıyorsunuz ve ihtiyacınız olan maksimum sürat belirleniyor. Bir nevi otomobil kendi kendine gidiyor.

Bir de daha etkileyici olabilmesi için rakamlarla konuşmak lâzım. Günümüzde normal bir otomobil 1600 santimetreküp, 150 gr/km karbondioksit salınımı yapar. Bunu kilometrede 10 gr düşürsek, 1000 km’de 10 kg, 10.000 km’de 100 kg eder. Yılda 30.000 km yapan bir otomobili düşünün, otomobilin ağırlığının yarısı kadar bir karbondioksit salınımından kurtulabilirsiniz.

Yiğit Can Kaytmaz Bir de trafikteki bu dur-kalklar sırasında insanlar büyük bir stresle de baş etmek zorunda kalıyorlar.

Saffet Üçüncü Tabii ki. Birkaç kilometre yolda 200 kere durup kalkıyorsun. Tekerlek tam bir tur dahi atamıyor. Şu ana kadar trafik şartlarına göre arabaların kendilerini ayarlamasından bahsettik, sadece arabalar mı? İnsanlar da artık kendilerini trafik şartlarına göre ayarlıyorlar. Trafiğin yoğun olduğu belli saatlerde kendilerine bir meşgale buluyorlar, mesela spor yapabilecekleri bir yere kayıt oluyorlar. Çünkü o saatte trafiğe de girse aynı sürede evine gidebilecek. Dolayısıyla insanların alışkanlıkları değişiyor, makinelerin alışkanlıkları nasıl değişmesin?

Yiğit Can Kaytmaz  Peki kampanyaya geri dönüşler nasıl oldu?

Aslı Yetkin Karagül Genel olarak çok olumluydu ama kampanyanın henüz ortasındayız. Kampanyanın ağırlıklı bölümü olan NTV’deki program Mart’ın sonunda başladı. Bu yüzden bütün rakamları konuşmak için biraz erken. Ama son gelen rakamları Emre biliyor, o yüzden bu konuda sözü ona bırakalım.

Emre Ilgaz Açıkçası ilk gelen rakamlar bizi oldukça şaşırttı. Kendi Facebook sayfamızdan paylaştığımız videolar, 3 haftada 4 milyon kişiye ulaştı, 1 milyon kişi tarafından da izlendi. Şubat ayında Magnatec sitemizde çok yüksek etkileşim oranları gördük. Bunu içeriğimizin zenginliği sayesinde sağladığımızı düşünüyorum. Saffet Üçüncü’yle Burcu Esmersoy’un 4 bölümlük maceraları var. Düzenli olarak yaptığımız mini yarışmalar, mikro kampanyalar oluyor. Radyo spotumuza söz yazdırdık ya da insanlara “Dur-kalk trafiğinde kaybettiğiniz zamanı verseler neler yapardınız?” diye sorduk ve gelen en etkileyici 3 cevabın sahiplerine hediye seyahat çekleri verdik. Bunlar sayesinde inanılmaz derecede bizimle etkileşime giren insanlarla tanışıyoruz, bu da kampanya açısından mutluluk verici.

Yiğit Can Kaytmaz Saffet Bey, bu yoğun trafikteki stresten siz nasıl uzaklaşıyorsunuz?

Saffet Üçüncü Bence hiç girmeyelim. (Gülüyor) Ben yoğun trafikteki stresten kurtulmak gibi bir şansımız olduğuna inanmıyorum. Ne yapabilirsiniz ki? Müzik dinlersiniz ama bir dinlersiniz, iki dinlersiniz. Telefonla konuşursunuz, ki bunun yüzünden de binlerce kaza oluyor. O yüzden bence trafikteki stresten kurtulmanın bir yolu yok.

Aslı Yetkin Karagül “Hayatımız dur-kalk” sloganı da bir kabulleniş aslında.

Yiğit Can Kaytmaz Peki bu kampanyanın dünyada benzerleri yapılacak mı?

Aslı Yetkin Karagül Kampanyanın zaten global bir çatısı vardı. Biz biraz daha farklı bir şey yaptık. Birebir her şeyi alabilecekler mi bilmiyorum. Ama kampanyanın ana fikrinin Stop-Start aracıyla bu kadar kapsamlı yayılabiliyor olması çok yoğun ilgi gördü. Global pazarlama içerisinde gerçekleştirilecek bir sunumda da Türkiye’nin hikayesi paylaşılacak.

Bunların en büyük sebebi ise markamızın çok güçlü olması. Bununla birlikte biz hem marka adına hem de sahaya ulaşma adına büyük farklara ulaşıyoruz. Hem tüketiciler hem de tüketicilere ürünü anlatan ustalar nezdinde  ya da servis danışmanlığı nezdinde ürün farklılığımızın farkındayız ve bunu anlatabilecek konumdayız. Bu çok önemli bir şey. Hem araç üreticileriyle olan ortak çalışmalarımız hem de servislerdeki ustalara ulaşımımız ve onlara yapmış olduğumuz özel kampanyalar, Castrol dünyasında bunların hepsi tek tek örnek olarak alınıyor.

Teknolojinin geliştirdiği ürün hikayelerinin içeriğini ustalara özel araçlarıyla gidip anlatan “Info Team” adında bir ekibimiz var. Bu, sektörde bir örneği daha olmayan bir şeydi. Bizden sonra Avrupa’da uygulanan bir teknik hâline geldi. Her zaman bu tip projeleri üreten ülke olduk. O yüzden Castrol dünyasında da biraz “yaramaz çocuk” olarak görüldüğümüzü söyleyebilirim. Ortaya hep yeniliklerle çıkan, yerinde durmayan, bunları yapabilmesi için de alan verilen bir ülkeyiz.

Emre Ilgaz Stop-Start için Avrupa ve Afrika bölgesi için gereken ilk pilot çalışmasını da biz yaptık. Görünen o ki, bu uygulama hem bölgemizde hem de dünyada örnek olarak alınacak.

Yiğit Can Kaytmaz Peki Saffet Bey, siz bir televizyon yapımcısı olarak markalarla iş birliğine nasıl bakıyorsunuz?

Saffet Üçüncü Gayet basit bir bakışım var. Biraz önce Aslı Hanım, ürünü müşteriyi anlatmaya çalıştıklarını söyledi. Anlatmaya çalışılan şey de esasında kolay bir şey değil. Motorun iç çalışma prensiplerini, sistemini, aldığı yükleri, çok az sayıda insan biliyor. Ama bunları da anlatmak lâzım. Dolayısıyla nasıl olacak bu? Elbette televizyon kanallarıyla olacak.

Aslı Yetkin Karagül Biz her konuda Saffet Bey’e gidemeyiz. Gerçekten yenilikçi, teknolojik içeriği olan, kendisinin de rahat hissedebileceği ve anlatabileceği bir hikayemiz olduğunda ona gidebiliriz. Markaların da bu konudaki duruşları, kimle hangi programda ne yaptıkları çok önemli.

Saffet Üçüncü Bu arada Castrol Magnatec Stop-Start’a tüm dünyada büyük bir ilgi var; çünkü çok fazla getirileri var. Yani insanlar bizim söylediklerimizin sadece Türkiye’yle ilgili olduklarını düşünmesinler. Türkiye’de senede 600 bin otomobil satılıyor, başka bir ülkede bu sayı 2.5 milyon olabiliyor.

Emre Ilgaz Avrupa’da 1000 kişiye yaklaşık 450 araç düşüyor, Türkiye’deyse zar zor 200’ü bulabiliyor. Dolayısıyla şöyle düşünebiliriz: Refah seviyemiz daha da artarsa iki kat daha fazla araç sayısı olabilir. O zaman ne olacak?

Saffet Üçüncü O zaman dur-kalk olmaz, sadece dururuz. (Gülüyor)

Emre Ilgaz Artık hiç hareket etmez miyiz, yoksa olduğumuz yere kamp mı kurarız bilmiyorum ama bu trafik sıkıntısı daha da artacak gibi görünüyor.

Yiğit Can Kaytmaz Kampanya ne kadar sürecek, yıl sonuna kadar devam edecek mi?

Aslı Yetkin Karagül Yıl sonuna kadar devam etmeyecek ama sahada ürün tanıtımımız elbette sürecek. Ama bu yoğun iletişim elbette belli bir zamanda sona erecek. Çünkü arkasından yeni kampanyalarımız da geliyor.

Yiğit Can Kaytmaz Saffet Bey ile Burcu Hanım’ın otomobildeki kısa videolarını tekrar izleyemeyeceğiz yani?

Sercan Atılgan Esasında o videoların yayınlanması daha bitmedi. Üç tanesi yayınlandı, dördüncüsü de yayınlanacak. İnternet sitemizden ve Facebook sayfamızdan paylaşımları da 3 ay kadar daha devam edecek.

Saffet Üçüncü Burcu Esmersoy bir daha gelmez. Trafikte sürekli durup kalkmaya bir daha gelirse çok şaşırırım. Öyle bir şey olursa biz kendi başımıza yaparız. (Gülüyor)

Onur Özgen Saffet Bey’in neden bu kampanyanın marka yüzlerinden biri olduğu belli, kendisi bu işin uzmanlarından birisi. Peki Burcu Esmersoy nasıl tercih edildi? Kriterleriniz nelerdi? Beklentileriniz ne ölçüde karşılandı?

Emre Ilgaz Aralık ayında kampanyanın fizibilitesine baktığımızda kimlerle çalışabileceğimize dair birçok isim çıkarmıştık. Saffet Abi, sizin de dediğiniz gibi bu işin duayeni. Biz daha çok onun yanına kim co-pilot olabilir diye baktık. Bizim için önemli olansa hedef kitlemizdi, dolayısıyla onların kimleri takip ettiğini inceledik. Pek çok ünlü figür arasından baktığımızda da Burcu Esmersoy’un hedef kitlemiz tarafından gayet yakından takip edildiğini, kendisinin de otomobil dünyasıyla ilgili olduğunu görünce Burcu Hanım’ı tercih ettik.

Saffet Üçüncü Bence acayip doğru bir seçimdi. Çünkü Burcu Esmersoy, NTV’de spor programı yaptığında devamlı bana otomobiller hakkında sorular sorardı. Bu konuda çok meraklıdır. Tabii ben kimin seçileceğini bilmiyordum, tamamen tesadüf oldu. Burcu Esmersoy’un seçildiğini öğrenince ise çok şaşırdım ve sevindim. Çünkü dediğim gibi, gerçekten bu konuyla çok ilgili. Trafikte de dur-kalkları benden iyi tahmin etti.

Bu yazı, Campaign Türkiye’nin Mayıs 2015 sayısında yayımlanmıştır.



Korkmaz’dan Anneler Günü’ne özel reklam filmi

$
0
0


Korkmaz‘ın Anneler Günü’ne özel hazırladığı reklam filmi yayına girdi. “Hayatın Lezzeti” sloganıyla bir önceki kampanyanın devamı olan duygusal film, bu kez kadının masasına anneleri heyecanlandıracak sürprizleri ve içten gülümsemeleri getiriyor. İçleri ısıtan ve samimi bir tonla hazırlanan kampanya, ZON tarafından hazırlandı.

Kullanışlı ve zevkli mutfak eşyalarıyla yıllardır kadınların hayatına damga vuran Korkmaz kalplere dokunan sıcak ve samimi bir reklam kampanyasını daha hayata geçirdi. “Hayatın Lezzeti” sloganını benimseyen marka, anneler gününe özel “annelerin masasındaki içten gülümseme” temalı reklam kampanyasını düzenledi. Aynı sloganla yayınlanan ilk kampanyanın devamı niteliğinde olan reklam filmi birçok köklü markanın iletişim çalışmalarına imza atan ZON tarafından hazırlandı.

Korkmaz markasının önceki reklam filminde olduğu gibi yine kadınların ruhuna dokunacak bir çalışma ile tüketicilerin karşısına çıktığını belirten ZON İletişim Ajans Başkanı Kerim Sükan; “Reklam filmimizle her annenin izlerken mutlaka tebessüm edeceği, içten ve sıcak bir çalışma hedefledik. 3 jenerasyonun bir araya gelmesini duygusal bir dille anlattık. Markanın sıcak ve tüketiciye yakın algısını daha da güçlendirmeyi hedefledik” dedi.

Künye

Reklam Veren: KORKMAZ
Reklam Ajansı: ZON
Yaratıcı Direktör: Kerim Sükan
Yaratıcı Ekip: Ersin Soyal, Mert Suvaydaş, Berk Demirkurt
Müşteri İlişkileri: Selin Paltun
Yapım Şirketi: Staff
Yönetmen: Serdar Işık

 

 

Beklemenin sonu

$
0
0


Yemek sırasından tuvalet sırasına kadar, sıra beklemek hayatımızın vazgeçilmez bir parçası. Markalar için yeni trend ise bekleme sürelerini kısaltmak veya daha anlamlı hale getirmek.

Asla değişmeyen iki temel insan ihtiyacı nedir? Daha rahat yaşamak ve günlük uğraşlar için daha kolay bir yol. Bu ihtiyaçlar değişmiyor ama tüketicilerin markalardan beklentileri değişiyor ve markalar da bu ihtiyaçlara cevap vermek durumunda. Önemli olan bunu ne zaman yapıp ne kadar ileri gidebilecekleri. Anında ödül kültürü ve akıllı telefonun getirdiği sürekli online olma kültürünü göz önünde bulundurunca markalar için tek bir çıkar yol görülüyor: Beklemeyi sonlandırmak (End of Waiting)

Ne kadar beklemem gerekiyor?!

Tabii ki tüketiciler hiçbir zaman beklemeyi sevmedi, ama şimdi her zaman olduğundan daha da sabırsızlar. Düşünün; sosyal medya kullanıcılarının %20’si saat başı bildirimler için telefonunu kontrol ediyor, %5’i her 10 dakika da bir kontrol ediyor. (Kana Software, Ocak 2014)

Ama bu sadece sabırsızlık ve aciliyet duygusuyla ilgili değil. Tüketicilerin tam olarak ne kadar beklemek zorunda olduklarını öğrenme beklentisi giderek artıyor. Tam şeffaflık – taksinin veya arsanın ne kadar uzak olduğunu gösteren bir GPS cihazı düşünün – bekleme sürelerinin doğasını geri döndürülemez bir şekilde değiştirdi. Tüketiciler beklemeye gönüllü, ama sadece ne kadar bekleyeceklerini bildikleri sürece. Bu belki de Uber etkisinin bir başka yönü.

Hızlandırılmış hizmet sunan aplikasyonlar kesinlikle bu oyunun kazananları. Starbucks’ın önden sipariş alma fonksiyonu (Portland, Orego’da Ekim 2014’te uygulandı) kullanıcıların içeceklerini belirli dükkanlardan önceden sipariş verip ödemesine olanak sağladı. Sainsbury’s, Kasım 2014’te İngiltere’de kasa sırasını atlamalarına olanak tanıyan benzeri bir uygulama denedi. Uygulama, mağaza içinde gezinen müşterilerin aldıkları ürünleri aplikasyona okutup ödemelerini sağlıyor; bu sayede kasa sırası beklemelerine gerek kalmıyor.

Son ürünün veya deneyimin kalitesini artırmaya çalışan birçok beklemeyi bitirme girişimi de var. Pizza Hut Panama’nın Oven Delivery hizmetiyle sipariş edilen pizza, yolda motora takılmış olan elektrikli fırında pişiyor. Ekim 2014’te Kickstarter’da çıkan Whiskey Elements’in kiti sayesinde kişisel tercihe göre viskinin tadı ve bekleme yılı 24 saatten kısa sürede özelleştiriliyor.

Beklerken eğlendirin

En bariz End Of Waiting çözümü uyuşmazlıkları ve aksamaları ortadan kaldırmak ve hizmetleri ve deneyimleri daha pürüzsüz ve hızlı yapmak. Ama eğer bekleme süresini ortadan kaldıramıyorsanız o süreyi nasıl doldurabileceğinizi düşünün. Eğer müşterilerin %83’ü sırada beklerken telefonunu kullanıyorsa (InMobi, Şubat 2014), onlarla nasıl etkileşime geçeceğinizi düşünün. İsveç eğlence parkı Liseberg, eğlence parkının yeni treni için sıra bekleyenleri eğlendirmek için Helix Game isminde ücretsiz bir uygulama çıkardı. Kullanıcılar diğer bekleyenlerle beraber minik oyunlar oynuyorlar ve her 15 dakika sonunda en çok puana sahip olan kişi sıra beklemeden trene binebiliyor.

End Of Waiting karışık olmayan ama görmezden gelen markaların zarar görebileceği bir trend. Tüketiciler, uygun, acısız çözümler sunan ve sıradan görevleri acısız bir hale getirmek için vakit harcayan markalara yüzlerini dönecekler. Eğer içeride çözemiyorsanız, dış kaynakları kullanmayı düşünün: Amerika uygulaması olan Path Talk ile kullanıcılar SMS yoluyla işletmelere sorular gönderiyorlar. Path Talk çalışanı SMS’i alıyor, şirketi arıyor ve cevabı yazıyla gönderiyor – genellikle dakikalar sürüyor. Bazen, en küçük, en kolay çözüm en çok geri dönüş alır.

 

 

 

 

Çocuklar soruyor: Brokoli var da Maret yok mu?

$
0
0


Şarküteri markası Maret, yeni kampanyası “Yoook mu?” ile yayında. Maret’in yenilenen iletişim konsepti, ebeveynlerin, çocuklarının sağlıklı beslenmeleri konusunda gösterdikleri özeni onaylarken, çocukların halinden de anlıyor.

Kampanyanın açılış filminde sebzeyle beraber Maret lezzetini talep eden, isteklerini annelerine eğlenceli bir dille ileten çocukları görüyoruz. Filmin şarkısı, “Banana Boat Song”un ülkemizde 90′lı yıllarda “Ellere var da biz yok mu?” sözleriyle ünlü olan versiyonundan uyarlandı.

30 yıldır dillerden düşmeyen lezzet” sloganından yola çıkan kampanya hem çocukların hem de büyüklerin, haftada bir gün de olsa, sosis, salam, sucuk yeme isteğini yansıtıyor.

Kampanyada TV’nin yanı sıra dergi, radyo ve internet mecraları da yer alıyor.

K A R P A T reklam ajansı tarafından hazırlanan, çekimleri 4 gün süren Maret “Yoook mu?” filmlerinin prodüksiyon şirketi 2012 Productions, yönetmeniyse Özer Feyzioğlu.

Künye:

Reklamveren Maret

Reklamveren Yetkilisi Ahmet Hazım Topçuoğlu, Nurcivan Gülgün, Yasemin Çalışkan, Sonat Polat

Pazarlama Danışmanı Seren Tümöz / Stratejistanbul Danışmanlık

Reklam Ajansı K A R P A T

Kreatif Direktör Karpat Polat

Yaratıcı Grup Esin Erol, Korcan Yıkılmaz, Ayşegül Aynalı

Müşteri İlişkileri Yağmur Erengül, Mine Silen

Prodüksiyon Şirketi 2012

Yönetmen Özer Feyzioğlu

Mecra TV, Basın, Radyo, Internet, Açıkhava

 

 

Pfizer Türkiye’ye yeni Kurumsal İletişim Müdürü

$
0
0


Pfizer içerisinde farklı görevlerde rol almış olan Seda Tamur Oğralı, Pfizer Türkiye’nin yeni Kurumsal İletişim Müdürü oldu. Şimdiye kadar Pfizer Türkiye’nin işveren markasının yaratılmasında ve eğitim strateji ve programlarının belirlenmesinde rol almış olan Seda Tamur Oğralı Nisan 2015 itibariyle yeni görevine başladı.

Kariyeri boyunca ağırlıklı olarak İnsan Kaynakları departmanında Pfizer Türkiye işveren markasının yaratılmasına ve çok sayıda projeye liderlik etmiş olan Seda Tamur Oğralı, 2012’den bu yana LEAD (Kurumsal Eğitim ve Gelişim) ekibinde eğitim stratejilerinin oluşturulması konusunda çalışmaktaydı. Pfizer Türkiye’de çeşitli platformların geliştirilmesi ve yürütülmesine liderlik etmiş olan Seda Tamur Oğralı Kıdemli LEAD Uzmanı olarak görev yapmaktaydı.

Pfizer Türkiye Kurumsal İletişim Müdürü Seda Tamur Oğralı şunları söyledi: “Kurumsal iletişim benim için yeni bir alan olmakla birlikte, şimdiye kadar ilgiyle takip ettiğim ve şirketlerin kurumsal itibarı açısından değerine inandığım bir alan. Kurumsal, global ve sektöründe öncü bir kurum olan Pfizer’de yine alanının en iyisi bir ekiple birlikte yeni projelere imza atacağım için mutluyum. Pfizer’in en önemli hedefi bireylerin sağlıklarını koruyarak, hastalıklarını tedavi ederek veya sağlığı daha iyi yöneterek ‘daha sağlıklı bir yaşam’ ve bu insanlardan oluşan ‘daha sağlıklı bir toplum’ yaratabilmek. Yeni görevim bana bu çalışmaların hem daha fazla sayıda kişinin hayatına dokunması hem de daha çok sayıda insana duyurulması için çalışma fırsatı verecek. Bundan dolayı şanslı olduğumu düşünüyorum.”

2001 yılında Boğaziçi Üniversitesi’nden mezun olan Seda Tamur Oğralı, 2004 yılında University of Texas’tan Halka İlişkiler ve Gazetecilik dallarında yüksek lisans diploması aldı. 2008 yılında Pfizer ailesine İnsan Kaynakları İş Ortağı olarak katıldıktan sonra; PGS, Satış & Pazarlama Takımları ve Kurumsal Strateji & İş geliştirme divizyonlarından sorumlu olarak çalıştı. 2011 yılında mevcut sorumluluklarına ek olarak Türkiye İşe Alım Müdürü (Talent Acquisition Manager)  sorumluluğunu üstlenen Seda Tamur Oğralı, Pfizer’in Global Talent Acquisition Takımı’nın da üyesi oldu. 2012’den bu yana Türkiye Eğitim Takımı’nın bir parçası olarak Kıdemli LEAD Uzmanı olarak çalışmaktadır ve Yönetici & Çalışan seviyesindeki eğitim programlarının tasarımı, uygulanması ve takibinde sorumluluk üstlenmiştir. Seda Tamur Oğralı bu görevi sırasında ayrıca bir dönem GCO Avrupa Eğitim Takımı Lideri olarak görev yapmış ve Eylül 2014-Ocak 2015 arasında geçici olarak Kurumsal Eğitim ve Gelişim (LEAD) Müdürü olarak görev almıştır.

 

 

Faruk Saraç iletişim faaliyetlerini teslim etti

$
0
0


Faruk Saraç, 34 yıllık moda yolculuğuna hız kesmeden devam ediyor. ‘Sarı Zeybek’, ‘Padişah’ın Esvabı’, ‘Tılsım’ gibi dünya basınına haber olan 200 defileye imza atan Saraç, eğitime yaptığı yatırımlarla da çıtayı yükselti. Bursa ve İstanbul’da moda tasarım meslek yüksek okulu açan Faruk Saraç, iletişim faaliyetlerini Accord İletişim ile beraber yürütecek. Accord İletişim, sektördeki 18 yıllık deneyimiyle müşterilerine iletişime yönelik etkin, yaratıcı fikir ve uygulamalar sunuyor.

Bu Sanatı Yerim’ sloganıyla İstanbul’un ruhunu ve gastronomi zenginliklerini bir araya getiren Food Art Fest de medya ve iletişim faaliyetlerini Accord’a emanet etti. 8-17 Mayıs tarihleri arasında TURYİD (Turizm Restaurant Yatırımcıları ve İşletmecileri Derneği) üyesi 100’e yakın restoranın katılacağı yeme-içme ve sosyalleşme festivalinin sponsorları arasında Coca-Cola ve Unilever Food Solutions gibi global markalar bulunuyor.

Accord İletişim’in iş ortakları arasında IC Holding, ICA, Saran Holding gibi ulusal ve uluslararası arenada lider markalar ile DPİD gibi sektörel dernekler bulunuyor.

 

 

 

Viewing all 14555 articles
Browse latest View live