TBWA Group Istanbul Group Creative Director Mesut Koçarslan “Bu da bize “purpose” olsun” başlıklı yazısı, olimpiyatlar ve marka ilişkisini konu ediniyor.
“Türkiye için son 40 yılın en kötü olimpiyatları.”
“Tokyo 2020’de altın madalya alanlar bu yılki olimpiyatları madalyasız kapattı.”
“Türkiye olimpiyatları 64’üncü bitirdi.”
Bu yılki olimpiyatlarda, millilerden beklentiler yüksekti. Ne yazık ki o büyük başarılar bir türlü gelmedi. Madalyalar birer birer başka ülkelere giderken hepimiz hayal kırıklığıyla izledik.
Tabii burada sadece sporcularımızın performansı sorgulanmamalı. Tüm ülke olarak performansımız düşüktü. Biz olaya markalar ve reklamlar tarafından bakalım.
Umudumuzun da yatırımlarımızın da voleybol, okçuluk, güreş etrafında döndüğü gerçeğini göz ardı edemeyiz. Hepimiz aynı branşlara inandık, aynı hayalleri kurduk ve bu hayallere yatırım yaptık. Fakat işler beklediğimiz gibi gitmedi.
Sporcularımızın uluslararası arenada başarı elde edebilmesi için güçlü ve sürekli bir desteğe ihtiyaçları var. Maalesef bu destek ülkemizde birkaç branşla sınırlı.
Özellikle bizim gibi gelişmekte olan ülkelerde, sporun gelişmesi için markaların rolü hayati. Futbol gibi devasa bir ekonomiye sahip olmayan birçok spor dalı, markalardan gelecek destek olmadan ayakta kalmakta zorlanıyor.
Konu da bu ya, ülkemizde markaların bir “purpose” bulması, genellikle politik tartışmaların içine çekilme tehlikesi yaratıyor. Bu yüzden birçok marka, hassas konularda geri durmayı tercih ediyor.
ALTIN GİBİ FIRSAT
Olimpiyatlar, bu anlamda hala kirlenmemiş bir bölge. Bu saf, rekabet dolu alan; politik kaygılar gütmeden, konuyu samimiyetle dert edinmek isteyen markalar için bulunmaz bir fırsat sunuyor. Dert edinmek isteyenler için bu alanda sahiplenilebilecek çok fazla sorun var; sporculara uzun vadeli destekten, altyapı yatırımlarına ve genç yeteneklerin keşfedilmesine kadar… Üstelik her şey değişirken olimpiyatlar da değişiyor ve gençleşiyor, örneğin artık break dans diye bir branş var. Olimpiyatlar bize birçok markayı anlamlı bir şekilde bağlayacak branşlar sunuyor.
Zaten sponsorluk pahalı, eskide kaldı ve kalplere de dokunmuyor.
Bir sporcunun mücadelesine ortak olmanın duygusu çok daha fazla.
Seiko’nun olimpiyatlarla efsane olmuş bir marka olduğunu duymuş muydunuz? 1964’te ilk elektronik zaman ölçeri, 1984’te foto-finish teknolojisini, 1992’de su altı zamanlama sistemini, 2012’de gelişmiş atletizm zamanlama teknolojisini olimpiyatlara özel geliştirdi
Seiko zamanı sahiplendi, bizim ise sahiplenilmemiş çok fazla sporcumuz, branşımız var.
Üstelik öyle ya da böyle, o olimpiyatlar bir gün İstanbul’a gelecek.
Tabii hepimiz dert edinirsek…
Mesut Koçarslan
TBWA Group Istanbul Group Creative Director
The post Bu da bize “purpose” olsun appeared first on Campaign Türkiye.